Ben eğitim uzmanı değilim, ama kendini çok iyi geliştirmiş bir ilkokul öğretmeninin oğluyum, onun verdiği disiplin içinde, onun öğretmenlik yaptığı Süleyman Çelebi İlkokulu’nda, şimdi lise oldu, ilkokulu, yine onun ısrarla kaydımı yatırdığı Bursa Erkek Lisesi’nde ortaokulu ve liseyi okudum. İnşaat mühendisi olmak istiyordum, üniversite imtihanına girerken tek tercih yaptım, İTÜ İnşaat Fakültesi ve kazandım. İTÜ’de geçen 5 yıllık eğitim sürecinde, yaz aylarında üç ay süre ile DSİ’de çalıştım, yani uygulamalı bir eğitim süreci yaşadım, sonunda da İnşaat Yüksek Mühendisi oldum. İşte şimdi çok disiplinli bir eğitim sistemi içinden geçmiş ve meslek yaşamı boyunca başka ülkelerdeki değişik eğitim uygulamalarını da görmüş biri olarak mevcut eğitim düzenimizi değerlendirmek istiyorum.
Geçen gün haberlerde, bir belediyenin 6 işçi alımına binlerce müracaat olduğunu, bunlar içinde bine yakın üniversite mezununun yer aldığını dinledik. Bu haber üzerine yaptığım araştırmada halen ülkemizde 209 üniversitede 8 milyonu aşkın öğrencinin eğitim gördüğünü tespit ettim. Liselerimizde ise 5 milyon 700 bin öğrenci okuyor, bunların %35’i, 1 milyon 955 bini, meslek liselerinde eğitimlerine devam ediyor.
Gelin bu bilgilerin ışığı altında iş dünyamıza göz atalım. Değerli dostum Yakup Altunöz’ün hazırlatıp yayınlattığı CESURYÜREKLİ Kadınlar adlı eseri okurken, Bursa’mızın değişik iş alanlarında kurdukları firmalarının başında bulunan ve gerçekten cesur iş kadınlarımızın iş yaşamları içinde karşılaştıkları sorunların başında nitelikli yetişkin eleman eksikliği olduğunu gördüm ve gözümün önünden başka ülkelerde inceleme fırsatını bulduğum ‘’Nitelikli Eleman Eğitimi’’ sistemleri canlandı.
İşte bir örnek Almanya’nın Kulmbach kentinden, yıllar önce DSİ Nilüferspor ve Tophane Meslek Lisesi olarak kurduğumuz dostluk beraberliğimizde, onlardaki eğitim sistemini yakından inceleme fırsatım olmuştu. Kulmbach’ta bir çocuk ilkokulu bitirirken öğretmeni diplomasına ‘’Liseye gidebilir’’ yazarsa, lisede eğitimini tamamlayıp üniversiteye gidebiliyordu. Bu not yazılmayan çocuklar da, Tophane Meslek Lisemizin kardeşi olan meslek lisesinde eğitim alıp hayata atılıyorlardı. Eğitim düzenleri uygulamalıydı, çocuk hangi bölümde eğitim alıyorsa, haftanın belli günleri o branştaki bir iş yerinde, örneğin garsonluk eğitimi alıyorsa bir lokantada, çalışıyordu. Kulmbach’ta bütün iş yerlerinde, ister fabrikalarda ve ticaret alanlarında, ister ulaşımda, ister hizmet sektöründe çalışanların tamamı uygulamalı meslek liselerinde bu tür eğitilmiş insanlardı.
Gelin bir de, tarım zengini Hollanda’ya göz atalım, bir ziyaretimde beni top marul yetiştiren bir çiftliğe götürmüşlerdi, bu ziyaretimi Kooperatifçiliği anlatırken etkin bir örnek olarak sizlere sunmuştum. Ziyaretim esnasında çok geniş alanda top marulları toplayıp, temizleyip kutulara yerleştiren, kızlı erkekli çocuklar görmüştüm. Beni gezdiren kooperatif başkanı bu çocukların yakınlarındaki Uygulamalı Tarım Meslek Okulu öğrencileri olduğunu, tarlanın hazırlanmasından, marulun dikimine, bakımına kadar tüm işlemleri onların yaptığını, anlatmıştı.
Geçen hafta gazetemizde ‘’Tarımsal mesleki eğitime büyük ilgi’’ başlığı altında yer alan haberde, Bursa Ticaret Borsası’nın proje okulu olarak desteklediği, Hamidiye Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde, eski Ziraat Okulumuz, okuyan çocukların okulun tarlalarında uygulama yaparak eğitildiklerini, okuduk. Milli Eğitim Bakanlığı ile Borsalar Birliği arasında imzalanan ‘’Mesleki Eğitimde İş Birliği Protokolü’’ kapsamına alınan meslek liselerinin en çok talep gören okullar arasında yer aldığını da sevinçle öğrendik.
Okuduğunuz tüm bu bilgileri değerlendirerek iş dünyamıza sesleniyorum, gelin bu güzel örnekleri önünüze açın, eksikliğini yaşadığınız nitelikli yetişkin eleman yetiştirme motoru olan Uygulamalı Meslek Liselerinin çoğalmasında Milli Eğitim Bakanlığı ile kol kola girin ve iri ve de etkin adımlar atılmasını sağlayın…
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?