Ne kadar zor değil mi?
Kuşkuyla yaşamak...
İnsan güvenmek ister, sırtını yaslayacağı kişiye...
Bir kedim var, oturduğum anda omzuma çıkıp başını kulağıma dayıyor.
Önceleri, böyle mutlu demiştim.
Araştırınca, güvendiği insanlara yaparlarmış.
Kedi işte, işine akıl ermez.
Peki ya insanlar?
Kime güvenir?
Neye sığınırlar?
İyi kötü herkesin dostu, arkadaşı, sırdaşı var da...
Sırdaşın bile, gün olup, el olmuyor mu?
Güven!
Kime, neye?
Zor soru...
İnsanın başına ne geliyorsa, güvenip, sırtını dayadıklarından geliyor.
Bir hukukçu dostumdan duymuştum
"Adliyeler, bir zamanlar birbirine güvenmiş insanların dosyalarıyla dolu"...
Ne kadar doğru söz.
Güvenip yola çıktığımız kaç insan kaldı yanımızda?
Ailemizden başka kim var?
Hoş, çok kişi çıktığı yolda, en yakınlarınca da terkedilmiştir, biliyorum bunu.
Berbat bir duygudur çünkü.
Hele bir de, en zorlu yollarda sırtında taşıdıkların terketmez mi?
Çünkü, zaaflarını, zayıf yerlerini biliyorsun.
Çünkü, en zavallı hallerine tanıklık ettin, elbet önce senden uzaklaşıp, kurtulacak.
Ne güzel söylemiş eskiler
"Ağaca güvenme, yıkılır...
İnsana güvenme, ölür"...
Bu ölüm, o bildiğiniz ölüm değil.
Bir insanın, dostluğu, arkadaşlığı hatta kardeşliğinin ölümü...
Nefes aldıkça yüreğinde bir yerde sızlar durur...
Güven kazanmak çok zordur, ama güveni kaybetmek bir anlıktır...
Güvenen ol, güvenle kal...