Yazın sıcaklığında tek düşüncemiz izin zamanımızın gelip bir an önce tatile çıkıp, denizin serin sularına kendimizi bırakmak ve keyfini çıkarmaktır...
Ardından gelen sonbahar her ne kadar hüzün yaratsa da doğanın bin bir rengini barındıran o görüntüler başka bir güzeldir...
Kış geldiğinde ise yazın o felaket sıcaklarının ardından, herkesin "ah bir kar yağsa da mikroplar ölse" dediğini duyar gibiyim.Karın coskusu da bir başkadır. Lapa lapa yağan kar çocuklar başta olama üzere hepimizde bir sevinç oluşturur. Bir süre sonra da yeter artık havalar bir ısınsı artık deriz....
İşte bu sene uzun yıllardan bu yana ilk defa "Mart kapıdan baktırdı, kazma kürek yaktırdı"...
Hepimiz yeter artık havalar ısınsın, bahar gelsin" demedik mi?
Bahar nihayet geldi...
İşte tüm bu nedenlerle baharı ve baharın içimde uyandırdığı duyguları çok seviyorum...
Bence, bahar mevsimlerin en güzeli...
Yeniden doğuş, yeniden bir uyanış, bir diriliş...
Baharın taşıdığı tabiattaki o tatlı uyanışı seviyorum.
Her yer rengarenk huzur veriyor insana...
Pembeler, morlar, kırmızı gelincikler, ya o papatyalar baharın gelin tacı sanki...
Alıp götürüyor insanları tatlı hayallere...
Güzel, huzur veren bir tabloyu incelercesine...
Her şeyi güzel, her şeyi umut ve ışık dolu.
Kendimden biliyorum, mutluluğunu...
Kışın yaşadığımız karabasanlar, karanlık ve küf kokusu yitip gidiveriyor...
İnsanlar daha bir rahat, sokaklar daha bir ferah, parklar bahçeler daha bir neşeli, her yer cıvıl cıvıl...
O kasvetli koca binaların pencereleri açılıyor ya başka bir şey istemem.
Sokak hayvanları bile daha bir tok bu dönem, mutlular, koşturuyorlar...
Hiç değilse üşümüyorlar...
Hele o kuşlar yok mu o kuşlar...
Sesleri, uçuşları bile neşe dolu...
Çantası sırtında, yere bakarak okula giden çocukların bile yürüyüşleri değişiyor...
Üşümüyorlar, daha bir rahat, arkadaşlarıyla daha bir neşeliler...
Bahar bu, benzer mi kışa?
Enerji yükseliyor, insanlarda ve evrende...
Yakacak, ısınma derdi yok, giyim derdi daha bir az...
En azından hareketler daha özgür, paltonun, montun o ağır sorumluluğu, lahana gibi kat kat giyinme sorunu yok...
Yılın dokuz ayı, daha bir güzel her yer...
Gezip, dolaşma anlayışın bile değişiyor bu dönemde...
AVM, market derken kısıtlı alan ve hastalık riski de azalıyor açık alanda...
Hoş geldin bahar...
Yuvama, bahçeme, sokağıma, şehrime, yurduma, hoş geldin...
Yeni uyanışta huzur ve mutlulukla kalın....
Sevgili okur, "Mevsim Bahar Olunca", Orhan Gencebay'ın o muhteşem şarkısı aklımıza gelir...
Sizinle paylaşmak isterim:
Yarabbim sen büyüksün
Yarabbim sen gönülsün
Durdur geçen zamanı kulların gülsün
Bütün saatler dursun
Dert rüzgarları sussun
Aşk güneşi bahtıma gülerek doğsun
Şimdi aşk zamanıdır
Aşk ömrün baharıdır
Bırak sarhoş olalım
Meyler aşk şarabıdır
Mevsim bahar olunca
Aşk gönüle dolunca
Sevenler kavuşunca
Yaşamak ne güzel
Senden uzak yaşamak
İnan yaşamak değil
Aşkı anlatan hiçbir söz tamam değil
Bazı duygular var ki
Kelimelere sığmaz
Sevenler anlar ancak sevmeyen değil
Şimdi aşk zamanıdır
Aşk ömrün baharıdır
Bırak sarhoş olalım
İçtiğim aşk şarabıdır
Mevsim bahar olunca
Aşk gönüle dolunca
Sevenler kavuşunca
Yaşamak ne güzel