Önceki yazılarımda, Bursa kent içi ulaşım sistemini değişik bakış açılarıyla sizlere sunmuştum, çözümün/çözümlerin de ana aktörünün biz, bu kentte yaşayanlar olduğunu da vurgulamıştım. Bu hafta Bursa iş dünyasının yakından tanıdığı, sanayi ve fuarlar kenti Hannoverdeki ulaşım sisteminin ilkelerini sizlerle paylaşacağım.
Bildiğiniz gibi Hannover, Aşağı Saksonya Eyaletinin başkenti, 520 bin nüfusa sahip, ünü ülke sınırlarını aşmış bir sanayi ve ticaret kenti, Volkswagen, Continental, Varta Akü gibi dünya firmalarına ev sahipliği yapıyor, fuarlarıyla dünya ticaretinin kalbini attırıyor.
350 bini merkezde olmak üzere, bölgede 540 bin işçi çalışıyor. İşte bu özelliği ile Bursa ile de özdeşleşiyor.
Kentin dünyaya açık çok hareketli yapısı, yıllardır kent yönetimlerini, kent içi ulaşım planlaması konusunda dikkatli ve geniş bir bakış açısına sahip olmaya zorlamıştır.
Kent içinde petrol esaslı yakıt kullanmayan ulaşım türlerini hakim kılmak, otomobil kullanımını azaltmak ve toplu taşımı, sistemin iskeletine oturtmak, yerleşim ve ulaşım planlamalarının vazgeçilmez ilkeleri olmuştur.
Aslında bu ilkelerin tohumlarının atılışı çok eski yıllara dayanmaktadır, 1895te Hannoverde ilk hafif raylı sistem kullanıma açılmıştır, 1. Dünya Savaşı öncesi 290 km raylı sistem işletmeye alınmıştır. Her ne kadar 2. Dünya Savaşı sonrasında otomobil ve otobüs kullanımı raylı sistemleri geri ittiyse de, 1960larda kent içi ulaşım, bizdeki gibi, kabus olmaya başlamış ve Hannoverlileri uyandırmıştır. Kent yönetimleri 1970te tekrar raylı sisteme dönüş yaparken 4 hatlı metro sistemini de mevcut ağa eklemişlerdir.
Ancak dünya otomobil sanayiinin evrensel baskısından Hannover de kurtulamamış ve 1980-1990 arası, kent içinde otomobil hakimiyeti öne çıkmıştır.
Bu süreç içinde kent içi ulaşımın yüzde 45i otomobil, yüzde 22si toplu taşım, yüzde 18i yaya ve yüzde 15i bisiklet ile sağlanır olmuştur.
1990a gelindiğinde Hannoverliler ve kent yönetimi kendilerini otomobil hakimiyetinden kurtarmışlar ve kalıcı toplu taşım sistemlerini yeniden hakim kılmışlar, yıllık toplu taşım yolcusu adedini 98 milyondan 140 milyona fırlatmışlardır.
Bugün Hannoverde kent içi ulaşımın yüzde 45i toplu taşım, yüzde 25i otomobil, yüzde 15i bisiklet ile sağlanıyor, yüzde 15i de yürüyor.
Bu arada, EXPO 2000 için fuar alanına döşenen 12,5 km HRS ile 40 milyon ziyaretçinin yüzde 70ini taşıdılar, bu satırları okuyan değerli iş adamlarımızdan da bu ziyaretçiler içinde yer alanlar vardır.
Hannover kent içi ulaşımın işletme sorumlusu olarak Üstra şirketi, bizde de Burulaş, görev yapıyor.
Bu şirket tüm otobüs ve raylı sistemleri işletiyor, son yıllarda otobüs filosuna, Mercedes firmasının ürettiği doğalgaz ile çalışan otobüsleri de katarak çevre uyumlu etkin bir adım atmış oluyor. Üstranın da ana hedefleri içinde, mevcut raylı sistem ağını genişletmek, tüm toplu taşım araçlarını birbirine entegre etmek, özellikle kent merkezinde, yaşlıların, kadınların ve bebek arabalarının kullanımını kolaylaştıracak, alçak tabanlı tramvay sistemi oluşturmak, HRSi Hannover çevresine bağlamak, öncelik kazanıyor.
Hannoverin mevcut raylı sistemine göz atarsak, 153 km uzunluğunda, 165 duraklı, 8 HRS ve 3 tramway hattı, 437 km uzunluğunda, 610 duraklı otobüs hattından oluştuğunu görüyoruz. HRS durak araları genelde 600 m, 275 vagon hizmet veriyor ve de hareket halindeki kent nüfusunun yüzde 83ünü taşıyor.
Toplu taşım sisteminin kullanım kolaylaştırıcıları olarak, çocuk ve engelli arabaları ile bisikletler için 134 adet alçak tabanlı vagonların varlığına ek olarak, HRS hattını 100 km uzatmak, akşam saat 20.00den sonra, talep halinde iki durak arasında da yolcu indirmek, hafta sonları mesire yerlerine yoğun otobüs seferleri eklemek, uluslararası ünlü sanatçılar tarafından dizayn edilmiş özel duraklarla sistemi renklendirmek ön plana çıkıyor.
İşte size, sabit kent nüfusu bizden çok az, ama sanayi ve fuar özellikleriyle, büyük ziyaretçi akımı altında kalan çok hareketli bir kentin, bizim değimimizle, su gibi akan, kent içi ulaşım sistemi
İçinde yaşamayı hayal ettirecek, güzel bir örnek, değil mi?
EKOHABER
