Bursa’nın dağ köylerinde su sıkıntısı 50 yıl önce de vardı; anlaşıldığı kadarıyla bugün de var…
Dağ yöresi ilçe ve kırsal mahalleleri (köyleri) zaman zaman su sıkıntılarıyla gündeme geliyor. Son yıllarda epeyce yatırım yapıldı. Artık su sıkıntısı kalmamıştır, derken…
Bursa Milletvekili Erkan Aydın’ın Keles’in Kıranışıklar kırsal mahallesinde daha doğrusu köyünde vatandaşlarla yaptığı görüşmenin olduğu videoyu izledim…
Köylüler yana yakıla susuzluktan şikâyet ediyorlardı! Üstelik de bu insanlar topraklarından kopmayan, tarım yapan çiftçilerdi. Topraklarını terk etmedikleri, yüksek girdi maliyetlerine rağmen hala ürettikleri ve bizi doyurdukları için başımızın üstünde taşımamız gereken insanlar…
TOPRAĞINA SADIK KALAN ÜRETEN ÇİFTÇİ ÇOK ÖNEMLİDİR!
John Berger’in üçlemesi vardır ; “Onların Emeklerine”… Üçlemenin ikinci kitabı Bir zamanlar Europa’da adlı kitabında köylülüğün dönüşümünü, büyük kentlere göçü anlatır. Köylülüğün yüzyıllardır toprağa bağımlı kalışını ise var kalmacı olarak tanımlar… Avrupa’da Berger’in üçlemesini yazdığı dönemde öykülerine yansıyan köylüler artık var mı bilemiyorum…
Ama… Ne zaman onca zorluğa, yüksek maliyetlere, iklimsel değişikliklerin getirdiği kuraklık ya da sele rağmen tarımsal üretim yapmayı sürdüren köylülerimizi düşünsem Berger’in tanımladığı var kalmacılık yani her şeye rağmen toprağa, geleneğe sadakat aklıma düşer.
Erkan Aydın dağ yöresi milletvekilidir.
Aslında dağ yöresi milletvekili açısından şanslı, 1 iktidar, 2 de muhalefet partisinden milletvekili dağ yöresinden. Dolayısıyla bu dönem en azından muhalefet milletvekilleri sorunlarının duyurulması açısından, iktidar milletvekili ise çözümü açısından işlevsel…
Kıranışıklı çiftçiler Erkan Aydın’a su sıkıntısını şöyle anlatıyordu:
“İçme suyumuz yok, duş alamıyoruz, tarlalarımızı sulayamıyoruz. Tankerlerle su getiriyoruz. Hayvanlarımız var, sulamak zorundayız. Akşam tarladan gelince duş almaya, sabah el yüz yıkamaya, abdest almaya suyumuz yok.
Taşıma suyuyla idare etmeye çalışıyoruz o da yetmiyor. Kiraz ağaçlarımız kurumaya başladı. Su sıkıntımızın çözülmesi için başvurmadığımız yer kalmadı ama yetkililer hala derdimize çare üretemedi.”
Çiftçilerden biri “Kiraz da temmuz ağustosta su ister. Benim 700, 800 ağacım var, 200’ü kurudu. Uludağ’ın dibindeyiz su yok” dedi.
Kıranışıklı çiftçiler tankerlerle su taşıdıklarını, bunun da yeterli olmadığını anlattılar…
Erkan Aydın da Bursa’nın su kaynakları olduğunu, Uludağ’ın eteklerindeki en verimli topraklarda yaklaşık 10 köyde içme suyu ve sulama suyunun olmayışının anlaşılır bir şey olmadığını söyledi…
Ve ekledi:
“Türkiye’nin 4’üncü büyük şehri Bursa’da insanlar hala tankerlerle su taşımaya çalışıyorlar. Su akıyor, ama köylüler suya bakıyor.
Suyun en lazım olduğu zaman.
Buraya gelirken yol çalışmasını olduğunu gördük. Çalışma olsun, yol olsun ama içecek su olmadıktan sonra yolu ne yapacak bu köylü?
İlk defa kirazdan köylünün yüzü güldü. Hayvancılık herkes kesmek zorunda kalıyor, bu hayvan yem yiyecek su içecek bakım yapılacak. Kirazlar sulanacak. Sulanmazsa kuruyacak. Hem kırsala dönün diyorsunuz, diğer taraftan da su yaşam hakkı. Su olmadan hiçbir şey olmuyor…”
Erkan Aydın yetkililere şöyle seslendi:“Yaklaşık 10 köyün verilmeyen suyu için biran önce çözüm üretin. Çözüm de basit. Buralarda her yerde su kaynakları var. Göletler büyütülse ya da Kocasu akıp gidiyor, göletler doldurulsa, 12 ay sıkıntı olmaz…”
OVA KÖYLERİNDE SUSUZLUK SORUNU! KUYULARDA SU YOK!
Dağ yöresinde susuzluk derken, bir de ovadan susuzlukla ilgili sesler yükseldi…
DSP Osmangazi İlçe Başkanı Mehmet Seskır da Bursa Ovası’ndaki susuzluk sorununu gündeme getirdi… Hoş Bursa’da ova kaldı mı? Kalan birazında da su sorunu var anlaşılan…
Mehmet Seskır da yaptığı açıklamada Bursa Ova Sulama Kooperatiflerinin şikayetleri için BUSKİ ve DSİ nezdinde girişimde bulunduğunu söylüyor…
Çok ilginç…
Başkan Seskır’ın açıklaması çok önemli bilgiler içeriyor:
“Osmangazi’ye bağlı 26 Ova Köyü var. Köylerin Sulama Kooperatifleri’nden gelen şikayetleri dikkate alarak yetkili birimlerle görüştük.
Ovalarda daha önce DSİ tarafından tarlaların sulanması için açılan kuyularda su dibe çekildiği için yeterli miktarda su yok!”
Başkan Seskır diyor ki:
“Bursa Ovası 39 bin 218 hektarlık alanı ile tarım ihracatının tek başına yüzde 11,3’lük kısmını karşılıyor.
Bu bölgede konut alanları ile tarım alanları da iç içe.
Yurttaşlar tarlasını sulamak için ya kilometrelerce uzağa giderek bidonlarla aldığı suyu kullanıyor ya da tanker kiralıyor.”
Haydiii… Dağ yöresinden sonra ovada da çiftçiler tarlalarını tankerle yani taşıma suyla suluyorlar. Tankerler de bedava gelmiyor tabii ki!
Çiftçinin bir dönüm tarla sulaması için 5 tanker su getirmek zorunda olduğuna değinen Seskır şunları söylüyor:
“Bir dönüm tarlayı sulamak için 5 tanker getirtmek zorunda. 5 tankerin bedeli de 5 bin lira!
Kuyularda su olmadığı için içme suyu da yok! “
Kooperatiflerin yeni kuyu açmasına da değinerek bir pompanın maliyetinin 800 bin lira olduğunu söyleyen Seskır diyor ki:
“Kuyuyu açsanız bile suyu bulamayacağınızın gerçeği de cabası!
Bursa’nın artık kronikleşen susuzluk probleminin çözümü ancak Bakanlık kanalıyla olur. Tüm yetkilileri bu konuda duyarlı olmaya davet ediyorum…”