“Bugünün Türkiye’sinde kimin kazandığı belli midir?” diye sorarsanız, net cevap veremeyiz.
Özellikle son bir yılda gerçek enflasyon veya dolara bağlı kazanç sağlayan kaç kişi ve kuruluş vardır, biliyor muyuz? Eğer bu kriterlere göre kazanç hesaplanmıyorsa bu durumda aslında devlet gerçek olmayan kazanç üzerinden vatandaşına bir yükümlük getiriyor demektir. Devletin gelir idaresini temsil eden makamlar geçtiğimiz hafta yüz bin vatandaşın radarlarına takıldığını açıkladı. Bu kişilerin araç alım satımı yaparak kar elde ettiği ve fiyatların piyasada şişmesine neden oldukları tespit edilmiş. Buna bağlı olarak haklarında bir soruşturma açılmış. Yüz bin kişi aileleriyle yaklaşık beş yüz bin kişi eder. Bu durumda toplumumuzun önemli bir bölümü kendisini anlatmak durumundadır. Bu işin bir yüzü, insanımızı ev, araba, hisse senedi, kripto paralar vb. spekülatif yatırımlarla para kazanmaya iten nedir? İnsanların çalışarak yaşadıkları hayat pahalılığını karşılayamamaları olabilir mi? Ya da dünyada negatif faiz şampiyonu bir ülkede parası her geçen gün pul olan vatandaşın enflasyonla kendisinden alınan haksız vergiyi ödeyebilmek için içine girdiği çabanın yansıması olabilir mi?
Türkiye gerçeklikten kopmuştur. Bilimden uzak, günlük kararlarla günü kurtarmaya çalışan bir ekonomiden söz ediyoruz. Böyle olunca yüz binler para kazanabilmek için araç alıp satarak evine ekmek götürmeye çalışmaktadır. Şu an için %200 civarı olduğu tahmin edilen enflasyona ayak uydurarak ailesine olan mükellefiyetlerini yerine getirmek mücadelesindedir. Ekonomik koşulların normalin dışında olduğu bir ortamda vatandaşı suçlamak işin kolaycılığıdır. Mevcut dinamiklerin bu şekilde gitmesi durumunda yarın başka alanlarda soruşturma haberleri duymamız kaçınılmazdır.