Sayın Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanımızın televizyonlarda yaptığı konuyla ilgili açıklamadan anlaşılan, henüz ortada kesin bir fizibilite yok ama yakında temel atılacakmış.
Sosyal konutların hizmet edeceği asgari ücretli vatandaşlarımızın kendi kendine sorduğu soruyu, hissikablelvuku ile kendisine soran Sayın Bakanımız, “asgari ücretli vatandaşlarımızın 5 bin lira ile hem kira hem taksit ödeyerek geçinmeleri çok zor elbette. Ama arkadaşlarından borç alabilirler, ek işler ya da mesai falan yaparak bir seneyi atlatacak çareler bulabilirler, bu şekilde ev sahibi olabilirler” dedi.
Bir sene sonra herkes evine kavuşacak galiba. Son 20 senede her sene 58 bin 500 ev üretmiş TOKİ, şimdi 9,5 misli performansla 500 bin ev yapacak.
Öyle değil tabi. 500 bin evin ne kadar sürede yapılacağı belli değil. Peki önce giren önce mi, alacak yoksa girenler arasında kura mı çekilecek de her sene biten evler sahiplerini bulacak, her sene kaç adet ev bitecek, hangi şehirlerde yapılanlar öncelikli o da belli değil. Ödemelerin şekli de net değil, önce enflasyon oranında artışlar sonra memur maaşlarındaki artışlara göre fark dendi. Demek bir senede hepsi bitmeyecek. O zaman asgari ücretlinin her sene yeni borçlar bulması ya da sürekli ek işlerde mesailerde olması gerekecek. Bu durumda belki evini teslim aldığında borcunu ödemek için evini satsa yetmeyecek. Bu da mümkün. Yanlış mı? Vatandaş müteahhitten ev aldığında sözleşme yapar ve her detay yazar. Yerine gelmeyen şartların tazminatı vardır, hesap sorar. Burada öyle mi? Bilmem. Ama olmalı. İsmi sosyal ya da ucuz olunca şartlar nasıl konuyor kamuoyunun henüz net olarak bilgisinde değil. Zaten bir cemaat, “fiyat baştan net değil ve ödemeler sabit değil ise caiz değildir” fetvası vermiş. Yine de bir kısım medyaya göre şimdiden 3 milyon müracaat varmış, kayıtları gördüler zahir.
TOKİ yapı sektöründe rakip olmamalı dedik durduk. Meğer zaten değilmiş. O rakipsiz. Çünkü sonsuz imkanlara, normal üstü yetkilere sahip.
Arsayı bedava alıyor. Maliyeti ilk adımda yüzde 50 düştü. İmar dışı, hazine arazilerine yapı yapıyor. Belediyelerin yani bölgenin imar hükümlerine, yönetmeliklerine uyma zorunluluğu yok. Dilediği şekilde imar planı ve uygulama yapabiliyor. Emsalini de kendisi belirliyor. Yolları, elektrik, su, doğal gaz, kanalizasyon, arıtma vb. işlerini ise devlet kurumları yapıyor.
Bütün zemin etütlerini, mimari, statik, mekanik, elektrik, peyzaj projelerini kendisi yapıyor ve kendisi onaylıyor. Bir sürü harç, vize vb. giderleri yok denecek kadar cüzi. Yapı denetimini de kendisi yapıyor. Maliyet yüzde 10 daha düştü.
TOKİ, imarsız alanlarda kendi imarı ile yapı inşa ettiğinden bölgelerin asgari arsa değerleri son derece düşük bu nedenle KDV, arsa ve emlak vergisi, tapu harcı vb. masrafları neredeyse sıfır. Gitti yüzde 7-8 daha.
Özetle sektörün emekçileri ile karşılaştırıldığında ucuz ev yapmak için özel bir çabaya gerek kalmadan, daha baştan neredeyse yüzde 70 maliyet avantajına sahip. Ayrıca bildiğim kadarı ile TOKİ, gelir vergisi de ödemiyor. Böyle olunca hesap kitap vakit kaybı. Akşam karar ver, sabah başla. Gerisi arkadan gelir. Daha ne olsun?
Bu nedenle diyoruz ki, sektöre TOKİ avantajlarını verin, TOKİ ile aynı fiyata çok daha estetik ve kaliteli evler yapıp satabilirler. Hem de sektörün bütün bileşenleri devreye girerse yılda 250-300 bin ev teslim etmek mümkün olabilir. Belki bu yöntemlerle kentsel dönüşümleri dahi çok daha kısa sürede bitirebilme şansı yakalanabilir.
Finans sorunu da olmaz. Her sene 500 bin kişiden TOKİ’nin aldığı kadar peşinat ve aylık taksit toplar, 60 bin ev teslim eder isen, sıfır faizli ihtiyaçtan çok daha fazla kredin olur. Bankalar kapında kuyruk da bekler. Garantörün de devlet. İşte sosyal ve ucuz konutun sırrı.