Dayanışmanın yok olması,
Üretimin zayıflaması,
Tüketim çılgınlığı,
Vergilerin artması,
Liyakatin dikkate alınmaması,
Adaletsizliğin yaygınlaşması,
Umutların kırılması,
Göçün hızlanması,
İblisane bir gurur ve kibir,
Gösteriş, riyakarlık ve yalakalık,
Ve en kötüsü de her şey normalmiş gibi, bütün bunları görmezden gelen ve kabullenen bir topluluğun olması…
Her nerede yaşanıyorsa, o topluma uyanış diliyorum… / ED
Yine kendisinden birkaç sözle bitirelim;
Coğrafya kaderdir.
Adaletsizlik medeniyeti mahveder.
Mağluplar galipleri taklit ederler.
Fazla tevazunun sonu vasat insandan tavsiye dinlemektir.
Zulüm, ümranın harap oluşunun habercisidir.
Merhamet, masum olduğu için her kalbe misafir olmaz.
İnsan, alışkanlıklarının çocuğudur.
Kıtlık zamanlarında insanları açlık değil, alışmış oldukları tokluk öldürür.
Halk yalnızca adaletle korunabilen kullardır.
Gayri memnunlar medeniyet kuramazlar.
Devletler de tıpkı insanlar gibi doğar, büyür, yaşlanır ve ölürler.
Akletmek Müslümanlar tarafından terk edildi ve bu yüzden zelil bir hale düştüler.
İlim bir kuyu, tartışma ise onun kovası gibidir.
Geçmişler geleceğe, suyun suya benzemesinden daha çok benzer.
Bilesin ki, vücut için çok besin almaktan, açlık daha elverişlidir.
Kalpleri müteferrik olanların akılları birleştirilemez.
(1332 – 1406)