Toplantının devamında BESAŞ Genel Müdürü Hakkı Gülşen, ‘’Ekmek, kültürümüzde bir sembol, buna rağmen büyük bir israf söz konusu. Kurum olarak piyasanın talebi iyi belirlenerek fazla üretim yapmamaya dikkat ettiklerini, 500 satış noktasında satılmamış ekmeği geri almadıklarını, bu düzen içinde bayilerin de günlük satışlarını iyi izleyerek satamayacakları ekmek adedini en aza indirdiklerini ve israfı frenlediklerini vurguladı. Fırınlara da bu düzene paralel üretimde olmalarını, satılmayan ekmek adedini en aza indirmeleri önerdiklerini söyledi. BESAŞ yıllık 70 milyon ekmek üreterek Bursa’nın ekmek ihtiyacının %20’sini karşılamaktadır, büyük bölüm ise fırınlar tarafından üretilmektedir, bu nedenle fırınların satış kapasiteleri paralelinde üretim yapmaları, israfı önlemek adına önem kazanmaktadır’’ dedi.
Evlerde ise, günlük ihtiyacınız kadar ekmek alın ve ekmeğinizi buzdolabında muhafaza edin, yiyeceğiniz zaman ısıtın, biz evimizde öyle yapıyoruz ve bir lokma ekmeği bile çöpe atmıyoruz.
Konuşmacılardan Prof. Dr. Şule Turhan konuşmasında, “Dünya kaynaklarının %86’sını dünya nüfusunun %21’i kullanıyor. Böyle devam edilirse bu kaynaklar israf edilmiş olur ve insanlık açlıkla yüz yüze gelir. Bizim israf ettiğimiz gıdaların bedeli milli gelirimizin %15’ine denk geliyor” dedi. Turhan konuşmasında gıda israfının önlenmesinde toplumun eğitilmesinin önemini vurguladı, çocuklara küçük yaştan itibaren tabaklarına yiyebilecekleri kadar yemek konmasını ve konan bu yemekleri bitirmelerinin alışkanlık haline getirilmesinin önemini, anlattı. Geçen hafta anlattığım gibi, yatılı okuduğum ortaokul birinci sınıfta, okul müdürümüzün yemekhanedeki yemeklerimizi bitirme yolundaki kontrol düzeni, benim tabağıma yiyeceğim kadar yemek almamı ve de masadan tabağımdaki yemek bitmeden kalkmamamı bir yaşam kuralına dönüştürdü.
Bir örnek de Japonya’dan, ilkokullarda çocuklara diş fırçalamayı öğretirken, çocuk musluğu açıp, fırçayı ıslatıp kapatıyor, dişlerini fırçalama bitince musluğu açıp ağzını çalkalıyor, bu sayede her diş fırçalamada 1 litre su tasarruf ettiklerini, yani suyu israf etmediklerini anlatmışlardı. Ben de dişlerimi böyle fırçalarım.
Aslında lokantalarda açık büfe düzeni gıda israfını körüklüyor, eğer insanlar gıda israfında dikkatliyseler, yiyecekleri kadar alırlar ve tabaklarını boşaltıp bırakırlar, ama genelde maalesef tabaklardaki yemeklerin yarısı yenmeden bırakılıyor, servis tabaklarında da kalanlar atılıyor.
Bir yandan dünya nüfusunun hızla artması, bir yandan insanlığın karşısındaki, yaşamı etkileyecek iklim değişikliği felaketi, gıda israfının en aza indirilmesinin, hatta sıfırlanmasının önemini önümüze seriyor.
Bu vesile ile tüm eğitim kurumlarımıza, sivil toplum kuruluşlarımıza, gıda sektörü temsilcilerimize ve de medyamıza sesleniyorum, soframızdan bir kaşık yemeği, bir lokma ekmeği bile atmamaya ve de gıdalarımızı israf etmeme yolunda, güzel örnekler vererek toplumumuzu bilinçlendirmeye çağırıyorum…