Yazılarımda zaman zaman atıklar konusunu irdeliyorum. Dünyamız ve ülkemiz atıklarla ilgili olarak ciddi bir tehdit altında. Her ülke kendi çapında bir şeyler yapmaya çalışıyor. Bazı ülkeler, yılını da belirterek sıfır atık hedefliyor.
Ülkemiz, nüfusuna göre fazla atık ve çöp üreten ülkeler arasında. Tahminlere göre 2022’de çöpe atılan geri dönüştürülebilir ambalajların tutarı 75 milyar TL civarında. Bu miktarın ne kadarını çöpe atmadan geri dönüşüme gönderebiliriz; bunu her yönüyle hayati bir gerçek olarak dikkate almalıyız. Mevcut durumda yarattığımız geri dönüşüm imkânı ancak %30’lar düzeyine ulaşmış durumda.
Yıllardır atıklarının çok önemli bölümünü geri dönüştürebilen gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında alınacak daha epey mesafe var. Bu ülkelerden bazılarında ne tür uygulamalar olduğuna kısaca değinelim:
1- ALMANYA:
Almanya’da ayrıştırılan her şey geri dönüşüme gidiyor ve %100 kapasiteye yakın bir şekilde geri dönüşüm sağlanıyor. Uygulamada; evlerde yemeklerden kalan artıkların ve benzeri atıkların konulduğu bir kutu, kağıtlar için ayrı bir kutu ve geri kalan çöplerin konulduğu diğer bir atık kutusu olmak üzere üç ayrı kutu bulunuyor. Bunlara ek olarak plastikler ayrıca biriktiriliyor. Genelde evlerin önünde hanelere ait, kilitli çöp kutularının olduğu Almanya’da, cam toplama konusunda ise ayrı bir süreç işliyor. Cam şişelerin dönüşümü için; genel kullanıma açık, ortak konteynerlerin bulunduğu ülkede, şişeler renklerine göre de ayrı konteynerlere atılıyor.
Plastik şişe depozito sisteminin uzun yıllardır uygulandığı Almanya’da, vatandaşlar pet şişelerini aldıkları markete geri götürüp otomatlara geri yükleyerek karşılığında markette kullanabilecekleri bir bakiye elde ediyor. Belirli marketlerde cam şişeler için de benzer bir uygulama bulunuyor.
2- HOLLANDA:
Bu ülkede sistem; kişi ve kuruluşları daha az çöp çıkarmaya yöneltiyor. Çöpler; plastik, kâğıt, şişe ve geri kalan olmak üzere 4 ayrı kategoride toplanıyor. Tekstil atıkları için de ayrı bir ayrıştırma yapılıyor. Bağımsız evlerin bahçelerinden çıkan ağaç yapraklarının dahi doğal atık kategorisinde ayrıştırıldığı ülkede, belediyeler farklı türlerdeki atığı farklı zamanlarda topluyor. Haftada bir gün gıda çöpü, iki haftada bir plastik çöpü, üç haftada bir de geri kalan kategorisindeki çöpler alınıyor. Çöplerin ayrılmaması halinde bir yaptırım olmamasına rağmen, bu kategorideki konteynerlerin çok dolması sebebiyle insanlar sisteme ayak uydurmak zorunda kalıyor. Belediyelerin herkese belirli bir kapasitede çöp kutuları verdiği ülkede daha büyük bir çöp kutusu talep edilmesi halinde para ödemesi yapılmak zorunda. Hane başına çöp vergisinin de alındığı ülkede; bu sistem insanları daha az çöp çıkarmaya zorluyor.
3- JAPONYA:
Bu ülkede her atık türü ayrı günlerde toplanıyor. Japonya’da çöp ayrıştırma sistemi bölgeden bölgeye farklılık gösterse de çöpler genel olarak; yanan çöpler, yanmayan çöpler, geri dönüştürülebilir pet şişeler, cam şişeler, konserve atıkları gibi kategorilere ayrılıyor. Her kategori için belediyeler haftada bir gün ya da ayda bir gün olacak şekilde belirli günlerde çöp topluyor.
Çöplerin ayrıştırılmadan bırakılması ya da yanlış ayrıştırılması halinde temizlik görevlileri poşetlerin üzerine uyarı etiketi yapıştırarak çöpü almadan gidiyor.
4- İSVİÇRE:
Bu ülkede tarihi geçmiş ilaçlar eczaneye geri götürülüyor. Renklerinin belediyeden belediyeye değiştiği poşetler, yine o belediyenin sınırları içerisinde temin edilirken; çöpler türlerine göre farklı günlerde toplanıyor. Plastik atıklar ve cam şişeler hem marketlerde hem de belediyelerin belirlediği noktalarda konteynerlere atılıyor. Alüminyum içeren tencere ya da deodorant gibi farklı atıklar ise başka bir konteynerde toplanıyor.
Yüksek dozda kimyasal maddeleri içeren atıklar çöpe atılamıyor. Bu gibi ürünler; kullanım ömrü tamamlandıktan sonra satın alındığı yere götürülüyor.
Konuya devam edeceğim.