Çünkü prensip olarak sosyal medyada önceden çıkmış olan yazılarımı Ekohaber’e göndermiyordum. Önce ovadan başladık sonra dağ eteklerini imara açtık, yetmedi Gemlik Körfezi’ni, Kurşunlu’yu, Kumla’yı, Mudanya’yı, Burgaz’ı, Karacabey Boğazı’nı boydan boya inşatla çevirdik ve atıkları denize yolladık.
Kaçak yaptık af çıkardık. Zeytinlik kestik villa yaptık, şeftalileri kestik konut yaptık, kalanlara da Tiny House diye diye sonuna geldik. Ovayı tam ortasından paralel, dikey, yatay defalarca böldük. Yol yaptık sonra konuta açtık yetmedi bir yakın çevre yolu yaptık olmadı bir uzak çevre yolu yaptık yine olmadı. Üç otomobil fabrikası vardı dört olsun dedik. 17 organize sanayi bölgesi yetmedi, hepsinin büyüklüğü kadar TEKNOSAB yapalım dedik yetmedi, İnegöl tamamen sanayi olsun dedik. Tarım alanından vazgeçtik, ne sel ne de dere yatağı dedik, ne fay hattı dedik ne çay hattı dedik her tarafa ev, işyeri, fabrika yaptık. Nilüfer çayını zehir yatağı, göller ve denizleri foseptiğe çevirdik. Yenişehir’de otomobil test merkezi olsun dedik yetmedi, yaptık, yaptık ve hep birlikte yaptık. Uludağ’ı milli park statüsünden çıkarttık.
Yeşil Bursa, Ulu Bursa, kadim kent, evliyalar diyarı diye diye çöle çevirdik. Bunu hep birlikte başardık. Ama vakit geç değil, artık neler yapmamız gerektiğine bakmamız lazım.
1. Şehrimizin tarım alanları ile sanayi alanları yeniden tespit edilmeli.
2. Elli ve yüz yıllık planlar yani nazım planları ile şehrimizin nazım planlamaları yeniden çizilmeli.
3. Sanayi ve konut alanları belli edilmeli.
4. En önemlisi devlet eliyle yasalar çıkararak sanayi ve konut alanları rant kategorisinden çıkartılmalı.
5. Sanayici sanayiciliğini bilmeli ve yapmalı, müteahhit müteahhitliğini.
6. Atalarımızdan bizlere emanet edilen doğanın miras değil de emanet olduğu unutulmamalı.
7. Tarımda verimlilik ve bilim egemen olmak koşulu ile köylü tekrar çiftçiliğe özendirilmeli ve modern tarıma yönlendirilmeli.
8. Türkiye’de bir pilot bölge ilan edilerek tarım yeni dünya düzenine uygun ve iklim değişikliği göz önüne alınarak yapılmalı, su kaynakları korunmalı.
9. Havalanı olan Yenişehir Ovası bütün dünyaya çiçek ve süs bitkisi yetiştirilecek fidan cennetine çevrilmeli, uçaklar ile dünyaya ulaştırılmalı.
10. İznik, dünyanın en güzel zeytin ve tatlı su platosu ilan edilerek İznik Gölü’nü kirleten ve suyunun çekilmesine etki eden unsurlar ortadan kaldırılmalı, dünyaca ünlü Mudanya zeytini koruma altına alınmalı ve bir dalı bile kesilmemeli.
11. Bursa Ovası’nda tarım alanlarına kaçak yapıya müsaade edilmemeli.
12. Karacabey ve Mustafakemalpaşa gibi verimli toprakların dünyada eşi yok, özenle korunmalı.
13. Uludağ, Orhaneli ve Keles’te ormanlar birer oksijen deposu, bütün Türkiye’yi besleyen tatlı su alanlarında değil maden açmadık, tek bir ağaç bile kesilmemeli ve çivi çakılmamalı.
14. Şehrimizden geçecek yeni kara ve demir yolları doğayı tahrip etmeden süratle yer altından yapılanmalı, eski yollar yeni vizyonla yer altına alınmalı, planlanmalı.
15. Başta tatlı su kaynaklı göller olmak üzere Marmara denizi kesinlikle temizlenmeli, Marmara’yı çeviren ilçeler ve köyler veya bütün yapılaşmalar kontrol altına alınarak kolektörler ile arıtma sistemine geçilerek bütün sistem yenilenerek ıslah edilmeli.
16. Uludağ Üniversitesi başta olmak kaydı ile Türkiye’de bütün üniversitelere şehirlerin adı ile bölüm açılmalı ve halkla iç içe çalışmalı, yani ben yaptım olmamalı.
Bu maddeleri uzatmak mümkün, her elinden gelen gelecek nesillere temiz bir dünyayı nasıl bırakmalı fikrini paylaşmalı.
Dayanılmayacak kadar sıcaklığı hissettiğimiz ısınan dünya, kışın da aynı oranda soğukluğunu gösterecek. Bütün dünyada kendini gösteren inanılmaz ve korkutucu doğa felaketleri yaşanmaya başladı bile. Libya’da sel suları barajları patlattı, barajlar şehirleri önüne katıp denizlere sürükleyerek on binlerce insanın ölümüne neden oldu neredeyse. Karadeniz bölgemizde ve birçok kıyı ilçelerimizde yağan yağmur eteklerden kesilen ağaçlar nedeni ile şehirleri sel altında bırakıyor, verimli topraklar yok oluyor. Şöyle düşünelim, milyarlarca yıldır var olan dünyayı veya 500 yılda verimli tarım toprağı olan tarlayı bir saatte bir kepçe ile verimsiz hale getirebiliyoruz, bu kadar kolay olmamalı. Çünkü gelecek nesiller bu emanetle yaşayacaklar. Kendi geleceğimizi kendi ellerimizle, kepçe ile dozer ile beton ile kazma ile kürek ile yok ediyoruz.
Düşünün elli yıl sonra Bursa’da tek bir zeytin ağacı kalmamış, tarım alanları tamamen bitmiş, gölleri ve nehirleri kurumuş, tatlı su kaynakları kirlenmiş, kurak ve çorak, her tarafın şu resimde olduğu gibi bir yere dönüştüğünü düşünün. Tekrar ediyorum!
Evet hep birlikte yaptık, kendimi de ayrı tutmuyorum. Kimseyi suçlamıyorum, suçlu arıyorsak bu hepimiziz.
Hep birlikte çareler bulmalı ve düzeltmeliyiz.
Yol yakınken, sonra geç kalmayalım diyorum.