Son dönemde korona ve deprem gibi iki önemli olay yaşadık. Bunlar pek çok sektör gibi inşaat sektörünü de etkiledi. Sektörün bileşenlerinden olan çimento fabrikaları ve hazır beton tesisleri de bu durumdan payına düşeni aldı. Bu olumsuz etkenlerin yanında yeni işletmeye alınan çimento fabrikaları da oldu. Bazılarına yeni klinker hatları ilave oldu. Bazılarında ise prekalsinasyon uygulamaları ile kapasite artışları meydana geldi.
İç talebin daralmasının olumsuz etkisini azaltmak amacıyla, çimento üreticileri ihracata daha fazla önem vermeye başladılar. Nakliye konusunu en ekonomik biçimde çözümleyebilen fabrikalar, dövizin de yükselmesiyle ihracatı arttırma imkanı buldular. Şimdi 2023 yılının ilk 6 ayına gelin bakalım:
Bu dönemde çimento üretiminde geçen yıla oranla %7,7’lik bir artış yaşandı. 2023 yılı ocak-haziran döneminde, üretilen çimentonun yaklaşık %21,8’i de ihraç edildi. İç satışlarda %16,4 artış yaşandı. Sektör yaklaşık %7 küçülme yaşadığı 2022 yılından sonra 2023 yılına iç piyasada artış ile başlamıştı.
Mart ayında yaşanan artışa bayram nedeniyle nisan ayında ara verildikten sonra mayıs ayında devam edildi. Haziran ayında yine bayram nedeniyle iç satış büyümesi hız kaybetti. Bölgesel bazda tüm bölgelerde artış yaşandığını belirtelim.
Çimento üretimi, 2022 yılında 6 aylık devrede 34.059.863 ton, 2023 yılında ise 36.690.233 ton oldu. Klinker üretimi 2023 yılında, yine 6 aylık devrede 33.568.655 ton, klinker ihracatı ise 1.775.993 ton oldu. İhracatta meydana gelen önemli düşüş, klinker stoklarını 2022’deki 3.820.713 tondan 2023’te 4.790.758 tona yükseltti.
Çimento üretimi ve iç satış gelişmelerinin son 10 yılına baktığımızda; 2013’ten 2018’e kadar dalgalı bir yükseliş, 2019’da çok ciddi bir düşüş yaşadık. 2020’de yeniden toparlanan sektör hâlen çok az bir artı ile 2013 seviyelerinde seyretmektedir.
Deprem bölgesindeki yeniden yapılaşma ve altyapı yatırımlarıyla önümüzdeki dönemde 2018 seviyelerinin yakalanması ve hatta aşılması mümkün görünmektedir. Ancak ülkemizin genel ekonomik durumu ve enflasyon etkisi ile konut fiyatları anormal seviyelere yükselmiştir. Bu durumda müteahhitler de bir bekleme dönemine girmiş görünmektedir. Belki kentsel dönüşüm bu duruma biraz ilaç olabilir.
Örneğin Bursa’da 1050 Konutlar diye bilinen yerleşim alanında 40 yıl önce yapılan binalarda dönüşüm işleri için yıkıma bugünlerde başlandı. İstanbul için de benzeri bir hareketliliğin başlayacağının işaretlerini görüyoruz.
Çimento ihracatında son 10 yıllık rakamlar olumlu. Ancak klinker ihracatının 2019-2020 yıllarındaki hızlı yükselişten sonra düşüşe geçerek 2023 yılında 2018 seviyesine gerilediği görülüyor. Burada, üretim maliyetlerindeki müdahale edilemeyen yükselmeler ciddi bir handikap oluşturuyor.
Çimento sektörü; kullandığı teknolojinin modernliği, yetişkin eleman birikimi ve kalite kontrole verdiği önem açısından ülkemizin önde gelen sektörlerindendir. Eskiyen, kent içinde kalan ve üretim maliyeti yüksek olan tesisleri; şirketler ya devre dışı bırakmakta veya söküp satmaktadır. Sökülen fabrikalara örnek olarak; Gaziantep, Çorum ve Trabzon Fabrikaları gösterilebilir. Bu arada; Kartal ve Zeytinburnu Fabrikalarının yıllar önce söküldüğünü ve arazilerinin değişik amaçlarla kullanıldığını belirtmeliyim.
Aslında betonlaşmaya karşı söylemlerde bulunanların argümanlarını olumlu yönde gerçekleştirmek için de mutlaka çimentoya ve dolayısıyla betona ihtiyaç vardır. Önemli olan; kalkınma yolunda çaba harcarken ihtiyaçlarımızı doğru planlamalı ve uygulamaları doğru yapmalıyız.
Güzel günler diliyorum.