20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’ydü… Gün boyu internet medyasında Türkiye’nin çeşitli illerindeki STK temsilcilerinin, siyasilerin açıklamaları yer aldı. Kontrol ettim, Bursa’dan haber ajanslarına düşen herhangi bir açıklama yok. Ama bu açıklama olmadığı anlamına gelmiyor elbette…
Mesela CHP Eğitim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Milletvekili Lale Karabıyık’ın sosyal medya hesabından şöyle demiş:
“Çocuklarımızın eğitim ve sağlık imkanlarına eşit olarak eriştiği, güven içinde, her türlü istismardan ve kötülükten uzak, barış ve özgürlük dolu bir dünyada, sevgiyle büyümesi dileği ile Dünya Çocuk Hakları Gününü kutlarım.”
BURSA BAROSU'NDAN AÇIKLAMA
Bursa Barosu’nun bir açıklama yaptığını düşünerek sitesini tıkladım, evet, yapmışlar…
Bursa Barosu Başkanlığı imzalı açıklamada şu sözlerle başlıyor:
“Dünyanın en çok ülke tarafından imzalanıp kabul edilen sözleşmesi BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'dir.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda 20 Kasım 1989 tarihinde oybirliğiyle kabul edilmiştir. O tarihten itibaren her yıl 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü olarak kutlanmaktadır.
Bundan 33 yıl önce 197 ülke, çocukların her türlü haklarını güvence altına alacakları konusunda anlaşmaya varmışlardır.
Ancak aradan geçen 33 yılda sözleşmeyi imzalayan devletler tarafından birçok hukuki düzenlemeler yapılmış olsa da çocukların çoğu hala sözleşme ile garanti altına alınan, korunacağı taahhüt edilen haklarının birçoğuna sahip değildir.”
DÜNYADA ÇOCUK HAKLARINDA LAFLA PEYNİR GEMİSİ YÜRÜTÜLÜYOR!
Açıklamada BM Çocuk Hakları Komisyonu raporlarına da atıfta bulunuluyor:
“İmzacı 197 ülke arasında BM'ye rapor gönderen 43 ülkeden sadece 14'ü sözleşme ilkelerini iç hukuklarına uyarlamış, diğer ülkeler sözleşmeye uyum sağlamak için yeni ve benzer yasalar çıkarmış veya uyum sağlamak yerine çocukları kendi hakları konusunda bilinçlendirmeyi tercih etmişlerdir.”
Buna lafla peynir gemisi yürütmek denir!..
Açıklamada Türkiye’de 3 Temmuz 2005’de Çocuk Koruma Kanunu kabul edilerek 15 Temmuz 2005 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlandığı anımsatılıyor…
Sözleşmeye taraf ülkelerin riayet etmediği savunuluyor:
“Bu sözleşme ile hüküm altına alınan çocuk haklarına, taraf ülkelerce riayet edilmediği, hak ihlallerinin tüm dünyada olduğu gibi ne yazık ki ülkemizde de artarak devam ettiği ve özellikle son yıllarda çocuğun yaşam hakkı ihlalinin, her yönü ile sömürülen çocuk işçilerin, çocuk gelinlerin, cinsel istismara maruz kalan ve fuhşa itilen çocuk sayısının ciddi anlamda arttığını görmekteyiz.”
Dünyada milyonlarca çocuk savaş, göç, yoksulluk gibi nedenlerden ötürü yaşamını yitiriyor, sakat ya da annesiz-babasız kalıyor. Dünyada hala açlıktan ölen çocuklar var….
Bursa Barosu açıklamasında bunlara da atıfta bulunuyor, değinilen bir önemli konu ise ****grafi, şiddet ve yasa dışı faaliyetlerin yoğun olduğu ülkelerde çocuk istismarının çok yüksek oluşu… Bir diğer konu ise çocuk işçilik:
“…Dünyada 250 milyon çocuk işçi var… 165 milyon yetim çocuk bulunuyor. UNICEF raporlarına göre her gün beş yaşın altında 22 bin çocuk önlenebilir sebeplerden dolayı yaşamını yitiriyor…”
Çocuk cezaevlerinin var olma nedenlerinin tartışıldığına dikkat çekilen açıklamada, mevcut şartlarda cezaevleri ve tutukevlerinin öngörülen iyileştirme” amacını gerçekleştiremediğine vurgu yapılıyor…
Açıklamada “Bursa Barosu olarak tüm çocukların eşit, özgür ve mutlu bir geleceğe sahip olabilmeleri ve tüm haklarının korunabilmesi için mücadelemiz her zaman devam edecektir” ifadesine yer veriliyor…
Önceki yıllarda yaptıklarına benzer bir açıklama, Çok da güncel değil, ama hiç yoktan iyidir.
ÖĞRETMENLİK KARİYER SINAVLARI YAPILDI
Eğitim sendikalarının da gözü Dünya Çocuk Hakları Günü’nü göremedi! Zira onların gündeminde 19 Kasım’da (dün) yapılan, aylardır yapılmaması için uğraştıkları sınav vardı.
19 Kasım’da MEB Kariyer Basamakları Sınavı Türkiye genelinde gerçekleşti… Sistemi eleştiren öğretmenlerin önemli bir kısmı da sınava katıldı. Zira maaşlarda 2 bin küsur lira civarında bir artış söz konusu…
Sınava giren birkaç öğretmen ile görüştüm; karşıydılar, Neden girdiklerini sordum. Gerekçeleri benzerdi; “Maaşlardaki artış!”
Biri de aynen şu yanıtı verdi:
“Gül Hanım, bizi aşağılayan bir durum. İnsan ya düşük not alırsam, öğrencilerime nasıl otorite kurarım, diye kaygılanıyor. Bu yüzden girmedim!”
Yani öğretmenlerin bir kısmı duygusal nedenlerle karşı oldukları halde sınava girerken, bir kısmı da başarısız olacakları kaygısıyla zaten karşı oldukları sınava girmediler!
Bir nevi eziyet!
Eğitim İş Bursa Şubesi başkanı Yeliz Toy, tonu oldukça sert bir açıklama yaparak MEB’in kariyer sınav sistemini eleştirdi…
Eğitmen sendikalarının tüm itirazlarına karşın sınavların yapıldığına dikkat çeken Yeliz Toy şunları söyledi:
“Bugün zaten ‘güvenceli istihdam bir haktır’ diyen Anayasamıza aykırı olarak öğretmenleri sözleşmeli, ücretli, kadrolu diye ayrıştıran MEB, düzenlediği bu ezbere dayalı sınav sistemiyle yeni suni ayrıştırmalar için en somut adımlardan birini atmıştır.”
Toy Öğretmenler Günü’ne 5 gün kala öğretmenlerin uzmanlıklarının, diplomalarının, haklarının, sorunlarının görmezden gelindiğini savundu:
“ÖMK ve onun öngördüğü bu haksız sınavların, Anayasa Mahkemesi’ne taşınmış olmasına rağmen inatla yapılması, hem sınava giren eğitimciler hem de girmeyen eğitimciler için yeni mağduriyetlerin kapısını aralamıştır. MEB, “mülkün temeli” olan adaleti bekleme zahmetine girmemiştir.”