Dünya insanları Birleşmiş Milletler ölçeğinde, karşılarındaki doğa felaketinin, İklim değişikliğinin frenine basmak için, yaşamlarının her safhasında atmosfere salgıladıkları karbonu sıfırlama yolunda etkin adımlar atıyorlar. Geçtiğimiz iki hafta Portekiz ve İngiltere’nin bu alanda attığı adımları sizlerle paylaşmıştım. Bu hafta da bu salınımların yüzde 20 civarındaki miktarını oluşturan ulaşım sektöründeki karbon salınımını sıfırlamayı hedef alan adımları aktaracağım. Aslında bu alanda biz de etkin bir adım attık, elektrikli otomobilimiz TOGG’u üretip ulaşıma sunmakla…
Bilim insanları bu alanda yoğun biçimde çalışmalar yapıyorlar, ulaşımda yeni adımlar için keşifte bulunuyorlar, hedeflerinde ucuz ve güvenli malzemeler, ulaşım araçları üretmek var. Gelin bu çalışmalara da göz atalım;
Kullanımı artmaya devam eden elektrikli araçların, EV/ Electric Vehicles, gazla çalışan emsallerine göre hiç şüphesiz çevre dostu olmasına rağmen, yine de biraz daha geliştirilmesi gereken yönleri var, özellikle çevre dostu olmayan lityum iyon pillerinin bazı olumsuz etkileri nedeniyle. Araştırmacılar bu olumsuz yönü düzeltmek için çalışıyorlar, alternatif çözümler üretiyorlar, EV endüstrisinde devrim yaratabilecek alüminyum-kükürt pillerini de geliştirerek. Aslında bu pilleri evlerin çatılarındaki güneş panellerinden toplanan enerjiyi depolamak amacıyla geliştirdiler, şimdi otomotivde de kullanılabileceğini söylüyorlar.
Lityum-iyon pillerle ilgili sorun, pilleri yapmak için kullanılan kritik mineralleri, lityum-nikel-kobalt-manganez ve grafiti elde etmenin, büyük miktarda su tüketen, çevredeki yeraltı suyunu kirleten, çevreye zarar veren madenciliği gerektirmesidir.
Alüminyum dünyada demirden sonra en yaygın ikinci metaldir. Kükürt ise en az maliyetli ve de metal olmayan bir elementtir ve petrol rafine edilmesinden açığa çıkan bir atık ürün olması nedeniyle çok bol miktarda bulunur. Bunun dışında bilim adamları, alüminyum-kükürt pillerin lityum-iyon pillerine göre alev alma olasılığının çok daha düşük olduğunu söylüyor. Ayrıca içeriklerinin ucuz, malzemenin güvenli ve yanmaz olduğunu vurguluyorlar. Çinko piller, proton piller ve diğerleri de olmak üzere lityum iyon pillere birçok alternatif de geliştiriliyor. Şu anki zorluk, mevcut temiz enerji endüstrisinin bu alternatifleri benimsemesi ve seri üretime geçmesi olmaktadır.
Elektrikli araçlar piyasada yoğunlaşmaya başladıkça, her ne kadar lityum pillerinin bazı olumsuz yönleri olmasına rağmen, kullanım oranları yükselmekte ve pillerin üretiminde kullanılan nikel ve kobaltın fiyatlarında düşüş yaşanmaktadır, böylece fiyatlar kullanıcılar için daha uygun hale gelmektedir. Araştırmacılar, lityum pillerin nikel-kadmiyum pillerden daha küçük ve daha hafif olmasına rağmen yine de aynı gücü sağladığına yönelik açıklamalar yapıyorlar. Ayrıca yüklerini daha uzun süre koruduğunu ve çok daha az zehirli malzemelerden oluştuğunu açıklıyorlar.
Otomobillerde güç depolama kapasitesi, satın alma kararlarında hayati bir faktör olmaktadır. Tek şarjla daha uzun mesafeler kat edebilme yeteneği büyük bir çekici faktördür, ancak ağır pillere sahip olmak elektrikli otomobillerin performansına zarar verebilir. Bu nedenle daha hafif lityum piller tercih edilebilir.
Bu arada Tesla, Teksas’ta bu yıl tamamlanması planlanan bir lityum rafinerisi inşa ediyor. Tesla’nın sahibi, dünya zengini Elon Mask, temel atma töreninde 2025 yılına kadar yaklaşık 1 milyon elektrikli araç üretmeye yetecek kadar lityum üreteceklerini açıkladı. Ancak birkaç yıl sonrasına bakıldığında, elektrikli araçların kullanımının ilerlemesindeki temel tıkanma noktasının pil sınıfı lityumun olacağını sözlerine ekledi.
Uluslararası finans firmalarının yaptıkları piyasa araştırmaları, Çin’in lityum pil, güneş pili, motorlu taşıt ve motor parçaları ihracatının değerinin cep telefonlarınkini aşacağını ortaya çıkardı.
Evet, yukarıda aktarılan bilgiler dünya piyasalarının hızla elektrikli ulaşım araçlarının varlığına alışmaya ve de geleceğe yönelik gelişmeleri planlamaya yönelik hızlı adımlar atmakta olduğunu göstermektedir.
Darısı başımıza…