Meslekte 25 yılımı, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak ta 46 yılı geride bıraktım. Ancak bu kadar kötü bir dönemi inanın yaşamadım.
Halk olarak siyasete güvenimiz kalmadı, parlamenterlerin de halka güveni kalmadı. Ortada ilginç bir kaos var!
Uzak bir zamana bakmayalım. Bu senenin ağustos ayından günümüze gelelim. Biz neler yaşadık, yaşıyoruz ve konuşmaya devam ediyoruz. Madde madde sıralayalım.
-Mustafa Kemal’in Askerliyiz diyen teğmenlerimizin disipline sevk edilmesi
-Bir çocuğumuzun ‘Narin’in öldürülüp dere kenarına atılması ve katillerin ortaya çıkarılmaması
-Yeni Doğan Çetesi olarak adlandırılan ve yeni doğan bebeklerimizin para karşılığında öldürülmesi
-2 yaşındaki bebeğe tecavüz edilerek öldürülmesi
-İzmir’de yoksulluktan 5 bebeğin duman zehirlenmesinden ölmesi
-Her gün bir kadının şiddete, tecavüze uğraması ve öldürülmesi
-Şirketlere verilen ormanların yok edilmesi ve sokak hayvanlarının katledilmesi
Bu liste uzayıp gider… Peki bunun sorumlusu kim?
Bursa’da, İzmir’de, Çanakkale’de, Tunceli’de veya ülkemizin diğer kentlerinde yaşayan, yaşamaya çalışan işçiler mi, emekliler mi yoksa küçük esnaf mı?
Elbette iktidar sorunu. Çünkü bu ülkeyi onlar yönetiyor.
Güzel bir şey oldu mu, ‘Biz yaptık’ kötü bir şey oldu mu ‘Allah’tan, Hak’tan’ oldu diyorlar.
Şimdi de tutturmuşlar enflasyonun sebebi emekliler, EYT’liler ve asgari ücret zamları.
O zaman ‘Sosyal Atık’ olarak görülen emekliler ve işçilerden ülkemizi arındıralım ne enflasyon kalır ne de problem. Nasıl olsa işçi lazımsa Afgan çoban, tornacı lazımsa Suriyeli getiriyorlar ülkeye. Sesleri de çıkmıyor, sigorta da istemiyorlar kullan at politikası.
Gerçekten sıkıldık; Yetmiyor artık, Yönetemiyor sunuz. Deprem zamanı çadır satanlardan artık ne bekleyim…
