Televizyon muhabiri marketten alışveriş yapmış bir vatandaşımıza soruyor “fiyatlar nasıl, yetişebiliyor musunuz?”
Vatandaş cevap veriyor “şu litrelik yağı geçen hafta şu fiyattan aldım şimdi yüzde 10 daha pahalı ve yeni zam yapmışlar! Yazıklar olsun sürekli esnaf, tüccar zam yapıyor ve kim ne tutturuyor ise onu yapıştırıyor etiketlerin üstüne!”
Aynı esnada alt yazıda şu geçiyor ‘bu gece saat 12.00’den sonra benzin ve mazot fiyatlarına 1 lira 60 kuruş zam uygulanacak.’
Bir taraftan da yine aynı TV ekranında dönen haber ‘Merkez Bankasından yeni düzenleme, 250 baz puan artışla yeni banka faiz oranları 42.50 oldu.’
Anlatmaya çalıştığım şu, enflasyon canavarının müsebbibi olarak gariban bir marketi veya küçük bir manavı ya da satış noktalarını göstermelerindeki algı siyaseti ve başarıları.
Enflasyonun en başta etkilediği kişiler TV muhabiri, röportajdaki vatandaş ve sıradan sabit gelirlilerdir.
Bakkalın, marketin, kasabın bence zerre kadar suçu yoktur ve enflasyondan ikinci sırada etkilenen grup da küçük esnaf, pazar esnafı ve küçük satış noktalarıdır.
İşyerlerinin kiraları var, nakliye var, adam çalıştırıyorlar, vergi var, elektrik var ve maliyete unsur onlarca kalem var.
Diğer taraftan ikinci yüzyılına giren Cumhuriyetimiz halen daha enerji fakiri, sermaye fakiri, teknolojik üretim fakiri ve enflasyonun en büyük etmenlerinin başında da bunlar geliyor.