USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Filistin, Hamas, İsrail ve Türkiye’nin tavrı!

22-01-2024

Her şey Ortadoğu’da Filistinliler’e ait topraklarda 1948 yılında İsrail adında bir devletin kurulmasıyla başladı.

Ertesi yıl Türkiye’nin de tanıdığı bu devletin zaman içinde uyguladığı yayılmacı siyaset, toprakların sahibi Filistinliler tarafından kabullenmedi ve aralarında çatışmalar başladı. Bizim lise çağlarımızda Filistin halkının en önemli temsilcisi Ebu Ammar diye de tanınan Yaser Arafat ve onun başında olduğu silahlı El Fetih Örgütü idi.

Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gibi sol eğilimli örgütlerden İslami çizgiye geçiş, 1987’da ‘intifada’ adı verilen toplu direnişle başladı ve Mısır’daki Müslüman Kardeşler’in Filistin’deki kolu olarak HAMAS ortaya çıktı. HAMAS veya tam resmî adıyla İslamî Direniş Hareketi (Harakat al-Muqawama al-İslamiya), Filistin Ulusal Yönetimi’nde ve seçilmiş Filistin Parlamentosu’nda çoğunluğu elinde tutan Sünni İslamcı bir siyasi parti ve silahlı gücü de olan bir örgüttür.

Filistin Davası’nın karizmatik siması Arafat ölünceye kadar bu örgütleri bir arada tutabilmeyi kısmen başardı.

O öldükten sonra, yapılan seçimlerde İslami tarafı ağır basan örgütlerin ağırlığı öne çıktı ve yollar tam ayrıldı.

Hamas ile El Fetih çatışmaya da girdi. İslami bir Filistin Devleti kurulmasını isteyen Hamas barış görüşmelerine de karşı çıktı ve 1991’de örgütün silahlı kanadı olan İzzeddin El Kassam Tugayları kuruldu. Hamas, bu nedenle şimdi Avrupa Birliği terör listesinde.

Seçim kazandıktan sonra Türkiye ziyareti yapan Halid Meşal ve heyetini Başbakan Erdoğan kabul etmezken, 2012’de gelen İsmail Haniye’yi ise Cumhurbaşkanı iken kabul etti.

2007’den beri Gazze Şeridi’ni yöneten Hamas, 7 Ekim’de “Aksa Tufanı” adını verdiği çok anı bir operasyonla farklı noktalardan İsrail kentlerine sızarak şiddetli saldırılar başlattı. İsrail’in de Hamas’a karşı başlattığı saldırılarda birçoğu çocuk ve kadın olmak üzere 25 bine yakın Filistinli can verdi.

Çatışmalar İsrail’in savaş hukukunu açıkça çiğneyerek yaptığı insanlık dışı, saldırılarla aralıksız devam ediyor.

Geçmişe baktığımızda ilk havacılık anlaşmasını 1951’de imzaladığımız İsrail ile ilişkilerimizin inişli çıkışlı olması nedeniyle, uçak seferleri zaman zaman kesintiye uğradı. 28 Aralık 2009’da Ankara’da yapılan müzakerelerde, iki ülke arasında birden fazla havayolu işletmesinin uçuş yapması, yeni uçuş noktalarını da içeren, frekans kısıtlamasının kaldırıldığı önemli bir anlaşmaya imza attılar. Fakat, 31 Mayıs 2010’da Gazze’ye yardım götüren Mavi Marmara gemisine yapılan saldırıda 10 Türk vatandaşının ölmesi üzerine ilişkilerimiz bozuldu. 28 Haziran 2016’da tazminat anlaşması imzalanarak ilişkiler düzelmiş gibi olsa da 30 Mart 2018’de İsrail askerlerinin ‘Büyük Dönüş Yürüyüşü’ne ateş açması üzerine Büyükelçimiz tekrar geri çağrıldı ve maslahatgüzarlar devreye girdi.

Türk şirketlerinin uçuşlarını sürdürdüğü bu dönemde İsrail’in bayrak taşıyıcısı şirketi El-Al Havayolları 2008’den bu yana Türk havalimanlarına hiçbir uçuş yapmadı.

Buna gerekçe olarak da Türkiye’de artan İsrail karşıtlığını ve uçakların güvenliği konusunu ileri sürerek tüm şirketlerinin seferlerini durdurmuştu.

Taa ki, 9 Mart 2022 tarihinde, üzerinde Türkçe, İngilizce ve İbranice “Gelecekte, barış, iş birliği” yazan ve her iki ülkenin bayrakları ve zeytin dalı görseli bulunan bir uçağın İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’u Ankara’ya getirmesine kadar.

THY ve Pegasus’un seferlerini hiç kesintisiz sürdürdüğü bu dönemde El Al’ın ağırdan alıp hiç sefer yapmadı.

17 Şubat 2023’te, yani tam 16 yıl sonra İsrail’in İsrair adlı havayolu şirket ilk uçuşunu gerçekleştirdi. Daha önce İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’u da getiren ve gövdesinde aynı şekilde “Kardeşlik-Barış-Dayanışma” yazan ve depremzedelere yardım da taşıyan uçaktan sonra, Arkia Air adlı İsrail şirketi de uçuş yapmaya başladı.

7 Ekim’de başlayan İsrail saldırısından sonra güvenlik nedeniyle Türk Hava Yolları ve Pegasus uçuşlarını durdurdu ve o günden bu yana da uçmadılar.

Kamuoyunda başlatılan ticari boykot sürmesine rağmen İsrail’e mal satışı deniz yoluyla devam ederken, kargo taşıyan bazı Türk havayolu şirketlerinin de uçuşlarını sürdürdüğüne şahit olduk.

Birleşmiş Milletler Örgütü’nün tüm çabalarına rağmen kısmı ateşkesin bile sağlanamadığı bu savaşın kısa zamanda bitmesi çok uzak bir ihtimal.

Bu savaşta Türkiye, tüm dünyanın olduğu gibi mazlum Filistin halkının yanında yer almakta ve onları her alanda desteklemektedir. Bu durumda önemli sayıda turist aldığımız ve ticari olarak işbirliğimizin olduğu İsrail’le ilişkilerimizin sonsuza kadar böyle gitmeyeceği, fakat eski ilişkilerin kurulmasının da uzun zaman alacağı kesin bir gerçek. Dileğimiz savaşın bir an önce bitmesi insanların ölmemesi.

Filistin’de ve Ukrayna’da da olduğu gibi dünyanın barışa çok ihtiyacı var.

Mutlu yarınlar Türkiyem.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?