Dünya tarihinde fiyatlamanın ortadan kalktığı bir toplumsal deney ilk defa yapılıyor. Ne emeğin, ne paranın, ne malın değerini bilen yok. Ekonomik alanda “taşların bağlanıp köpeklerin salındığı” bir ortamı yaşamaktayız.
Tüm mal ve hizmetlerin sayaç gibi her an fiyatlarını arttırdığı bir ortamda, tarihte görülmemiş ultra negatif faiz ortamının devam ettiği görülmektedir. İrrasyonel politikaların doruğa ulaştığına şahit oluyoruz.
Kamu hizmetlerine gelen zamlar ve vergi artışlarının bir istikrar programı dahilinde yapılmadığı için olumlu etkisinin olmayacağı anlaşıldı.
Bu noktada insanların barınma, hatta beslenme ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanmaya başladığı ortadadır.
Hakim irrasyonel, sürrealist ekonomik düzenin devam etmesi durumunda nelerle karşı karşıya geleceğimizi tahmin etmek zor. Bir kobay gibi telaşla, hayatta kalma içgüdüsüyle oradan oraya koşturan haldeyiz.
Tarihte benzeri bir deney olmadığı için olasılıklardan bahis etmek de zor. Ancak daha önce ifade ettiğimiz üzere bir noktada ekonomide ani bir duruş ihtimali vardır.
Varlık değerlerindeki izah edilemeyen artışın, bir noktada üretimi anlamsız noktaya getirmesi olasıdır.
Sanayici attığı taşın ürküttüğü kurbağaya değmeyeceği, çalışanlar da çalışmanın beslenme ve barınma ihtiyaçlarına yetmeyeceği nedeniyle üretimden çekilebilir.
Tüm bunlar ortadayken kimsenin bu mantıksız sosyo-ekonomik ortamın normalleşebilmesi için düşüncesini dahi paylaşmaması hayret vericidir.
Toplumlar iniş-çıkışlar yaşar ve süreçte ders çıkarılır. Bize tatbik edilen sosyo-ekonomik deneyden elde edilecek tecrübelere ileride herhangi bir toplumun dönüp bakacağını sanıyorsak yanılıyoruz.