Geçen hafta gazetemiz EKOHABER, 31 Mart yerel seçimlerine az bir süre kalmışken, Aydın Dağtekin tarafından hazırlanıp kaleme alınmış, iş aleminin seçilecek Belediye Başkanlarından beklentilerini konu alan güzel bir çalışma yayınladı.
Sayın STK Başkanlarının özet önerilerini okurken, aklıma geçmişten bir hikâye geldi. Bilirsiniz, ülkemizde yıllardır ekonomik ve sektörel krizler bitmemiştir. Her krizde de Hükümetten beklentilerimiz, taleplerimiz vardır. Öyle ya, başka nereden beklenecek. Krizler olmasın diye oylarımızla seçip yetki verdiğimiz, tedbirler alması gereken, Devletimizin gücünü elinde tutan makam hangisi ise, oradan beklenecek elbet. O günlerde krizin adı TEKSTİL idi. Bütün şehirlerimizin Sanayi odaları, ticaret odaları, OSB başkanları, STK başkanları konuyla ilgili olarak tekstilci üyelerinin baskısı ile açıklamalar yapıyordu. Neticede Hükümet duyarsız kalmamış, sayın Başbakan dinlemek için bir heyeti kabul edeceğini açıklamıştı. Kimin, nasıl, nereden seçtiğini bilemediğimiz heyet gitmiş, sayın Başbakan tarafından kabul edilmişti. Yapılan kısa toplantıda konuşan iplikçi, dokumacı, boyacı, konfeksiyoncu tekstil temsilcileri meseleye kendi iş kolu açısından yaklaşınca da alınan cevap “Önce aranızda anlaşın da, ona göre tedbir düşünelim” olmuş, neticede sanayici yine kendi krizini kendi çözmek durumunda kalmıştı. Ancak ne yazık ki bu tek yönden bakan bireysel, plansız, günü kurtaran çözümler hiçbir zaman kalıcı olamadı.
Galiba değerli STK başkanlarımızın seçilecek Belediye Başkanlarına aslında hepsi doğru olan tespit ve önerileri biraz bu hikâyeyi andırmış. Her STK temsilcisi doğal olarak konuyu biraz kendi üyelerinin bakış açısından ele alarak ifade etmiş. Böyle olunca da kimi başkanımız artık OSB açılmamalı derken, kimi Kobi OSB’ler açılmalı ya da kimi çevre kirliliğine dikkat çekip denetimler artmalı derken, kimi şehir dışı çevrenin kirlenmesini tercih etmiş ve çevreyi kirletenler şehir dışına çıkarılmalı demiş. Kimi ise Bursa artık büyümemeli derken, kimi yeni arsa üretilmeli gibi farklı ve tezat gibi görünen ama aslında bir bütünün parçalarına dikkat çeken iyi niyetli düşünceler öne sürmüş. STK başkanlarımızın hepsi sorunların tamamını görmüş, ancak önceliklerini doğal olarak üyelerinin talepleri doğrultusunda belirlemiş ve ifade etmişler.
Galiba geçen hafta gazetenin ön sayfasında yer alan bir diğer çarpıcı haberde, en acil ve geleceği aydınlatma şansı yüksek tespitler ile çözüm önerileri, yılların tecrübesi değerli eski Belediye Başkanlarımızdan birisi olan Erdem Saker’den gelmiş. Değindiği konu başlıklarının her biri son derece kıymetli, siyasetten, şahsi kaygılardan uzak. Top yekûn şehir ve toplum yararına analizler. Temel sorunların başında çevre kirlenmesi olduğunu ve en güçlü çözümün Kent konseyi ile halkın bütünleştirilmesinden geçtiğini ifade etmiş. Çoğu zaman insan ve insan sağlığının, yaşam kalitesinin değerini, anlamını hayat mücadelesi içinde gözden kaçırmak çok kolaydır. Özellikle taşı sıksam suyu çıkar diye düşündüğünüz gençlik yıllarında. Ancak yıllar geçtikçe ve canınızdan filizlenen yeni canların gelecek kaygısına düşünce, aslında neyin daha öncelikli ve daha önemli olduğunu çok daha iyi anlaşılır. Tek yanıt önce insan, önce sağlık. Arkasından gelende dürüst, insanlığa, çevreye ve geleceğe saygılı bir iş yaşamı.
Bu çok faydalı çalışma için başta EKOHABER gazetesi, değerli STK başkanları ve sayın Erdem Saker başkanımızı kutlamak gerek. Toplum menfaati adına bu duyarlılık, özellikle her şeyin menfaat ve ranta endekslendiği, maalesef giderek daha çok kirlenen siyasetin hizmet yerine, rant ve şahsi menfaat amaçlı yapıldığı, insan yaşamına verilen değer ve saygının giderek yok sayıldığı bu günlerde son derece önemli.