USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Japonya’ya seyahat

17-12-2021

Japonya, korona salgınının yeniden artmasıyla sınırlarını yabancılara kapattı. Gelmek için özel vize gerekiyor. Konsolosluk ancak Japonya ile teyitleştikten sonra veriyor vizeyi. Ben de bu süreçten geçtikten sonra dün gece Tokyo’ya vardım. Bu yolculuğumu yazıya da dökeyim istedim. Belki alacak dersler vardır.

Vizenin yanı sıra elbette PCR testi de gerekiyor. Ama sadece test sonuç raporu yetmiyor. Sonucun aile doktoru tarafından özel bir forma işlenip onaylanması gerekiyor. Böylelikle sahte rapor ihtimali azalıyor.

Uçakta ülkeye giriş için gerekli formları doldurmaya başlıyorsunuz. Özel bir anlaşma metni aslında, kuralları uygulayacağınıza dair sözleşme yapıyorsunuz. Uygulamazsanız sınır dışı edileceğiniz açıkça belirtilmiş. Japonya vatandaşı iseniz medyada isminiz yayınlanıyor, teşhir ediliyorsunuz. Bir Japon için hapse atılmak kadar ağır bir durum.

Japonya’ya vardıktan sonra havaalanında her şey adeta bir üretim bandı gibi işliyor. Uzun bir mesafe boyunca sandalyeler sağlı sollu yerleştirilmiş, oturarak bekliyorsunuz. Grup olarak kademe kademe ilerliyorsunuz. Ayakta ilerlerken duracağınız yerler belli. Her aşamada ilgili masa ya da gişelerde işiniz görülüyor. Herkes çok yardımcı, tam bir hizmet anlayışıyla çalışıyor. İşin ciddiyetini hissetmemek de mümkün değil. Nezaket ve disiplin iç içe yaşıyor.

Bekleme anlarında herkese teker teker yapılacak işlemleri anlatan, bizzat birlikte yaparak gösteren görevliler var. Telefonunuza uygulamanın indirilmesi, epostanın size ulaşıp ulaşmadığı, telefonunuzun konum özelliği gibi. Kolay ya da zor, insan böyle anlarda telaşa kapılıp bildiğini de unutabiliyor. Ya da yaşlısı var, telefonu eski olanı var. Hizmetin sınırlarını ihtiyaç belirliyor.

Bu arada tükürük üzerinden PCR testi yapılıyor. Siz diğer işlemlerle uğraşırken onun sonucu belli oluyor. Sonra otobüsle karantina altında olacağınız otele getiriliyorsunuz. Geldiğiniz ülkenin durumuna göre üç ya da altı gün odadan çıkmadan kalmanız gerekiyor. Yurt, misafirhane değil, bildiğiniz otel. Masrafları devlet karşılıyor.

Otelde her bir yolcuyla bir ya da iki kişi ilgileniyor. Kaydınız, eşyalarınız, kumanyanız, odaya girişiniz, her şey birileri eşliğinde gerçekleşiyor. Özel misafir gibi muamele görüyorsunuz. Odaya yerleştikten sonra her gün cep telefonunuza yüklenen uygulamaya konum atmanız ve ateşinizi ölçüp sonucu girmeniz gerekiyor. Termometre odada sizi bekliyor.

Gün içinde görüntülü arama ile odada olup olmadığınız kontrol ediliyor. Üç gün sonra tekrar PCR testi var. Görüntülü  kontrol sistemi daha ziyade sonrası için önem taşıyor. Karantina süresi 14 güne tamamlanana kadar gittiğiniz yerde evden ya da otelden çıkmamanız gerekiyor. Konumunuz orada da takip ediliyor. Bu arada toplu taşıma araçları yasak. Ya birisi sizi gelip alacak ya araç kiralayacaksınız.

Şimdilik deneyimlerimiz bu kadar. Japonya, olimpiyatların iptal edilmemesi için bir yandan her şeyi sıkı tutarken bir yandan da esnek olmaya çalışmıştı. Ama artık işi daha da sıkı tutuyor. Bunu uygulamak bahar nezlesi olduğunda bile başkasına rahatsızlık vermemek için maske takan bir toplumda elbette daha kolay. Ama zaten hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için değil miyiz?

Sevgiyle kalın.

 

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?