Yıllar once deniz kenarlarında kalan verimsiz toprakların kız çocuklarına bırakıldığı söylenirdi.
Sonradan arsa olarak değer kazanan bu yerler kadınlara piyango vurmasına sebep oldu. Benzeri durum kıraç topraklar için de geçerli. Candarlı'da dede mirası bazı tarlalar icin böyle deniyormuş. Ama şimdi bu toprakların yüzü yaban mersini ile gülüyor. Öyle kolay değil elbette.
Bebek gibi bakmak gerekiyor. Zamanına göre farklı gübre karışımları gerekiyor mesela. Sonra otlar ayıklanıyor. Birkaç yıl sürüyor fidanların kendini bulması.
Candarlı kadınları, bu emeği harcamayan kıymetini bilemez deyip kooperatif kurmuş. Şimdi gururla sonuçlarını sergiliyorlar. İkincisi gerçekleşen Candarlı Yaban Mersini Festivali’nin yıldızı da onlardı. Bu üretim coşkusu yeni nesil gençlerin köylerine dönmesine de vesile olmuş, daha ne olsun!
Verimli imece ruhu Candarlı’yı pek çok alanda öne çıkarıyor. Ürünlerin korunması ve işlenmesi için modern tesisler, yanı sıra yörenin doğasını değerlendiren ekolojik dinlenme tesisleri… Örneğin; Yüzüklerin Efendisi’nde gördüğümüz şirin evler orada da var. Devlet desteği eksik değil elbet.
Bu güzel sinerji nasıl gerçekleşiyor? Aşağıdaki kısa videoda izleyebilirsiniz. Darısı tüm köylerimizin başına.
Sevgiyle kalın.