Yerel seçimlere hızla yaklaşılıyor, ancak hala adayların bir bölümü açıklanmış değil. Yerel hizmetleri kimin vereceği, hangi ülkede bu kadar büyük bir siyasi tartışmaya neden olabilir, bilmiyoruz?
Vatandaşımız futbol ve siyaseti konuşmayı çok seviyor. Bunun nedenleri boş zamanımızın olması ve bu iki alanda bilimsel bilgiye ihtiyaç olmaması olabilir.
Siyasete bu kadar yoğunlaşınca da yerel seçimleri kazanmak için siyasiler ellerinden geleni yapıyor; seçim ekonomisi bunlardan birisi.
Ekonomi deyince; on yılı aşan bir süredir ekonomi biliminin dışında uygulamalar nedeniyle ne duruma geldiğimiz malumunuz?
En az seçim sonrasına kadar bu durumun devam edeceği ve fakirleşeceğimiz anlaşılmaktadır.
Ülke ekonomisini anlatmak için bir örnekten yararlanmak istiyoruz.
Kanamalı bir hastamız var, hastaya kan vererek yaşatıyoruz. Doktorlar ameliyat yapılmasını ve kanamanın durdurulmasını öneriyor ancak hasta yakınları ameliyat yerine kan verilmeye devam edilmesini tercih ediyor. Ameliyat onamı yapılmayınca doktorlar birer birer aflarını isteyerek hastanın dosyasını devrediyor. Mevcut hastanede tüm doktor alternatifleri tükenince torpille hastane dışından doktor görevlendirilmesi yapılıyor. Dışarıdan gelen bu doktorun etik dışı hareketleri oluyor, hasta yakınları “bu saatten sonra yeni de doktor bulamayız” diyerek görmezden geliyor.
Tabi sürekli kana ihtiyacınız var, sürekli kan bağışçısı bulmanız lazım. Her gün tanıdıkları toplayıp kan bağışı yaptırıyorsunuz ancak bir süre sonra bağışçı bulamamaya başlıyorsunuz. Bu sefer para karşılığı kan bağışçısı aramak durumunda kalıyorsunuz, haliyle bir süre sonra cebinizde para bitiyor. Çare, gelecekte her insanın kana ihtiyacı olacağından hareketle bugün kan verenlere gelecekte onlar için kan bağışçısı olacağını yazarak taahhüt vermek suretiyle bir akit yaparak yoğun bakımdaki hastayı hayatta tutabilmek. Tabi bu kan bağışçısı senedinin işlerliği zor bir iştir. Bu zorlu süreçte, hasta yakınları hem hastayı kaybediyor hem maddi olarak çöküyor hem de gelecek için borçlanmış oluyor.
“Keşke ilk tanı konduğunda ameliyatı kabul edip, bunların hiçbiri başımızı gelmeseydi” demenin artık anlamı yok.
Türkiye çözümü bilinen yollarla ekonominin içinde bulunduğu sorunu çözmekten kaçınmakta, gün geçtikçe daha fazla bedel ödemesi gerekecek bir yolu tercih etmektedir.
Bunun bir sorumlusu iktidarken diğer sorumlusu toplumun kahir ekseriyetidir.
Para basarak, ondan bundan borç alarak ekonomi belki bir süre yüzdürülür ancak bu tercih sonucun her geçen gün daha ağırlaşmasına neden olur.
Türkiye ekonomisinin bir an önce rayına oturtulması gerekmektedir.