Ülkemiz madenler yönünden zengin kaynaklara sahiptir. Başta bor olmak üzere bazı madenlerde lider durumda veya ilk 10 ülke içerisindeyiz.
45 yıl çimento sektöründe değişik fabrikalarda çalıştım. Bilindiği gibi çimentonun temel hammaddeleri kalker, kil ve marndır. Bunların istihracı (çıkarılması, taşınması, depolanması) tüm işletme yöneticilerinin en başta önem verdikleri bölümdür. Maliyet açısından %5 civarında olmasına rağmen bu önemin bir nedeni olmalı. Konu, patlayıcı madde kullanımıyla ilgilidir. İşletilmesi yasa ve yönetmeliklere bağlanmıştır. Bunun da sebebi güvenliktir. Bir diğer husus ise çevre duyarlılığıdır.
Aslında kamuoyu bu konuyla çok yakından ilgilenmiyor. Ama son çalışmalar gösteriyor ki ülkemizin neredeyse yarısı maden sahası olarak ruhsatlandırılmış. Ruhsatı alanlar özel sektör kuruluşları. Bunların bazıları yabancı firmalar. Örneğin İliç’teki madenin işletmecisi Anagold Madencilik 2000 yılında kurulmuş; günümüzde SSR Mining ve Lidya Madencilik şirketlerinin %80-%20 ortaklığıyla oluşmuştur. Anagold Madencilik bir Kanada şirketi. Türk ortağı Lidya şirketi.
Siyanür sızıntısına rağmen ruhsatı iptal edilmeyen Kanadalı Anagold Madencilik şirketinin vergi borcunun silindiği, şirketin %80 ortağı olan Kanadalı altın madeni şirketi SSR Mining’in bilançosunda mevcut.
Dokuz kişinin kaybıyla sonuçlanan bu kayma faciasının temel nedenleri:
a) Atık liç yığınlarının, dünyadaki bilimsel çalışmalarda en fazla 150 metre yüksekliğe ulaştığı, ancak İliç Kazası Çöpler Köyü madeninde bu yığının ise yapılan incelemede 257 metreye ulaştığı tespit edildi.
b) Daha önce de küçük çatlakların uyarı vermesine rağmen gereken önlemler tam olarak alınmadı. Neticede 9 can kaybı ve 10 milyon metreküp atığın yarattığı facia…
Bu durumun yaratacağı çevre etkileri yanında bir de bu atık malzemenin daha uygun bir yere taşınmasının yaratacağı maliyet var. Bu facia ülkemizde bir gerçeği gün yüzüne çıkardı. Gerek bu maden ve gerekse diğer tüm altın üretim sahalarında siyanürle işlem yapılıyor. Ama şirketin Kanada’daki üretim sahalarında siyanür kullanılmıyor. Yani bizim gibi ülkeler, ucuz üretim yerleri! Bunun karşılığında elde edilen döviz geliri ise sadece 2 milyar dolar civarında.
İlgili STK’ların ve Akademik odaların görüşü; altın madeni üretiminin tekrar gözden geçirilmesi ve bu tür felaketlerin tekrar yaşanmamasıdır.
Olay başka yönleriyle de kamuoyunda tartışılmaya devam ediyor. Umarım gündemden düşmez.
Not: Kalça kemiğimde oluşan kireçlenme için 15 Şubat günü ameliyat oldum. Evde 15 günlük fizyoterapi uygulanıyor. Gelişmeler olumlu.