USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Neden afet - deprem bakanlığı kurulmuyor?

27-02-2023

Hepimizin hayatında önemli bir yer alan depremi bilim insanları şöyle tanımlıyor;

“Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak or­taya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yer yüzeyini sarsma olayı.”

Deprem, insanın hareketsiz kabul ettiği ve güvenle aya­ğını bastığı toprağın da oynayacağını ve üzerinde bulunan tüm yapıların da hasar görüp, can kaybına uğrayacak şe­kilde yıkılabileceklerini gösteren bir doğa olayıdır. Hani derler ya, ‘Başa gelmeyince bilinmez’ misali, ülke­mizde doğal afetlere ilişkin politikalar ilk olarak 1939 Erzin­can Depremi’nden sonra ele alınmış ve 1959 yılında çıkarılan 7269 sayılı “Umumi Hayata Müessir Afetler Dola­yısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun” ile konunun yasal alt yapısı eksik veya yanlış da olsa oluşturulmaya başlanmış.

Bu doğrultuda afetlerle ilgili olarak İçişleri Bakanlığı’na bağlı Sivil Savunma Genel Müdürlüğü, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’na bağlı Afet İşleri Genel Müdürlüğü adıyla iki yapı oluşturulmuş.

Afetlerle ilgili yasal düzenlemeler 1988 yılında devletin tüm imkanlarının afet bölgesine en hızlı şekilde ulaşmasını ve afetzede vatandaşlara en etkin ilk müdahalenin yapılmasını sağlamak amacıyla çıkarılan “Afet­lere İlişkin Acil Yardım Teşkilatı ve Planlama Esaslarına Dair Yönetme­lik” ile devam etmiştir.

Daha sonra Başbakan­lık’a bağlı Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü kurulmuş. Bu kurumun en büyük destek ve yardım aldığı kurum ise Kızılay oldu ve bu işbirliği yıllarca devam etti. Bunun en iyi örneğini 1999 Kocaeli Depremi’nde gördük. Türkiye’de afet yönetimi ve koordinasyonu alanında dönüm noktası 17 Ağustos 1999 Kocaeli Depremi’dir.

AK Parti iktidarının iş başına gelmesiyle2009 yılında çı­karılan 5902 sayılı yasa ile Başbakanlık’a bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) kurularak yetki ve so­rumluluklar tek bir çatı altında toplandı. Cumhurbaşkan­lığı Hükümet Sistemi’ne geçildikten sonra 15 Temmuz 2018 tarihinde yayınlanan 4 No’lu Cumhurbaşkanlığı Ka­rarnamesi ile Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) İçişleri Bakanlığı’na bağlandı.

Başkanlık illerde valilere bağlı İl Afet ve Acil Durum Mü­dürlükleri ve 11 ilde bulunan Afet ve Acil Durum Arama ve Kurtarma Birlik Müdürlükleri şeklinde örgütlenmiştir. 6 Şubat’ta meydana gelen ve 11 ilde etkili olan ve halen devam eden bu depremin devamında arama, kurtarma ve ilk yardım faaliyetlerinde ne yazık ki AFAD’ın yetersiz kaldı­ğını gördük. Çünkü alan çok geniş, deprem çok güçlüydü.

Bu durum bize bir gerçeği hatırlattı ki, deprem, sel ve orman yangınları gibi her türlü afet büyük can ve mal kay­bına sebep oluyor. Savaşlardan, salgınlardan ve trafikten kaybettiğimizden daha çok insanımızı depremlere kurban verdik.

Savaşta ülkemizi korumak için nasıl ki Milli Savunma Ba­kanlığı’nı kurmuşsak, sağlığımız için Sağlık Bakanlığı’nı veya eğitim için Milli Eğitim Bakanlığı’nı kurma gereğini hissetmişsek, Cumhuriyet tarihi boyunca on binlerce kayıp verdiğimiz deprem ve afetler için, neden bir Deprem Ba­kanlığı veya Afet Bakanlığı kurarak bu işi ciddiye aldığımızı ortaya koymuyoruz.

Bu ülkede Tapu Kadastro için bile Devlet Bakanlığı kurul­duğunu biliyorsak, böyle önemli bir konuda neden bir ba­kanlık kurulmadığını anlamakta zorlanıyoruz.

Dünyanın değişik ülkelerinde Bakanlar Kurullarında bize garip gelen bakanlıklar bulunduğunu görüyoruz. Demek ki bu iş bir ihtiyaçtan kaynaklanmış olsa gerek. O halde ya­pılacak iş, yasal dayanakla en kısa sürede diğer afetlere ve deprem felaketlerine karşı yaptırım gücü yüksek ve yeterli bütçesiyle etkili bir bakanlığın kurulması şarttır.

Yetişmiş, deneyimli ve konunun uzmanı kişilerden olu­şan geniş bir kadroyla işe başlayacak olan böyle bir bakan­lığın kurulması bu ülkeye ve bu afetlerden çok çeken bu çileli millete yapılacak en büyük iyilik olacaktır.

Değerli hemşehrim Prof. Dr. Mithat Kadıoğlu da benim gibi düşünüyor ve diyor ki; “Sanırım Ankara’da “Afet Bakan­lığı” kurulması düşünülüyor. Benim tavsiyem; mutlaka “Şe­hircilik ve Afet Bakanlığı” kurulması yönünde. Bunlar ayrı olursa, korkarım Afet Bakanlığı yine arama-kurtaramama bakanlığı olur. Risk ve kriz yönetimini birlikte düşünmek zorundayız.”

Önümüzdeki seçim bu konuda siyasi kaygıdan uzak, “seçim kazanamam” düşüncesi içinde olmayan siyasi bir kadronun iş başına gelmesine vesile olursa bundan mut­luluk duyarız. Bu ülkenin binlerce insanını kaybetmek milli serveti de heba olsun istemiyoruz.

Yazık oluyor bu insanlara, yazık oluyor canlara, yazık olu­yor kedilere, köpeklere ve yazık oluyor kaybolan milli servete.

Başın sağ olsun, geçmiş olsun Türkiyem.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?