Kedi, köpek gibi sokak hayvanlarına yapılan eziyetler hepimizin vicdanını kanatıyor…
Büyü yapmak ya da bozmak gibi saçma sapan, batıl bir iş işçin kediciklerin patileri hala doğranıyor…
Aslında yazmak bile istemiyorum. Zira bu tür hadiselerde bir bulaşıcılık var. Nitekim ilk olarak Gaziantep’te ortaya çıkan, akabinde başka bir şehirde de görülen kedi pati kesimi İstanbul’a sirayet etti.
Kedilerin patilerinin, kuyruklarının kesilmesi ünlü hayırsever sanatçı Haluk Levent’İn ve STK’ların tepkisini de çekti…
ÇOCUKLUĞUMUZDA KEDİLER İŞLEVSELDİ!
Çocukluğumuzda sokak hayvanlarını katletmek suç değildi. Kedilere pek dokunulmazdı, zira ahşap evler çoktu, kediler fare avladıklarından işlevseldi, yani bir faydaları vardı. Her evin bir kedisi vardı.
Kayhan camisinin karşısında fırının hemen yanında en dibinde umumi tuvaletlerin olduğu bir dar sokak vardı. Keskin amonyak kokusu fırının önüne kadar gelirdi.
Orası aynı zamanda kedi sokağıydı. Tüm kediler oraya terk edilirdi. Küçüktük, kim bakardı bilemiyorum, ama orada birileri kedileri doyururdu.
Bizim çocukluğumuzda kediler şanslıydı, ama sokak köpekleri için aynı şeyi söylemek mümkün değildi.
BELEDİYE EKİPLERİ ZEHİRLİ ET ATARDI SOKAKLARA!
Şimdiki gibi evde cins köpek bakmak yaygın değildi. Bahçeli evlerde dışarıda hırsızdan korunmak adına iri köpekler bakılırdı. Köylerde çoban köpekleri zaten işlevseldi. Bir de avcıların av köpekleri vardı.
Sokak köpekleri çoktu; onların baş düşmanı ise belediye zabıtalarıydı, itlaf ekipleri denirdi. Kenarda köşede yavrulayan köpeklere bakardık, yiyecek bulup verirdik… Belediye itlaf ekipleri ellerinde zehirli etlerle köpekleri yemleyip katlederlerdi.
Oğlumun çocukluğunda ise zabıtalar şikâyet üzerine köpekleri gelip toplardı. Boş arsa olan Halis Bey’in bahçesinde baktığı, doyurduğu yavru köpeği belediye ekipleri götürürken, ayaklarına yapışıp tekme yemişliği vardır çocuğun…
Uzun yıllar sürdü bu durum…
Hatta 2000 yılında Uludağ Üniversitesi Görükle Kampusu’nda bir hayvansever akademisyen gelip lojmanların orada baktıkları köpeklerin öldürüldüğünü, bir kamyona doldurulup Ziraat Fakültesi göletinin orada açılan bir çukura gömüldüğünü ağlayarak anlatmıştı.
Bölgede günlerce hayvanların gömüldüğü yeri aramıştık…
SOKAK HAYVANLARININ KISIRLAŞTIRILMASI ŞART
Artık belediye ekipleri sokaklara zehirli et atarak köpekleri itlaf etmiyor… Sokak hayvanlarına eziyetin cezası kabahatler kanununa göre para cezası olmaktan çıktı… Pek çok yaptırım geldi… Hayvanlara eziyete gelince; sürüyor… Kimi zaman barınaklarda…
Daha önceki gün Antalya’da adamın biri kucağındaki yavru köpeği dövdü, üstelik de ısırdı! İnanılır gibi değildi…
Neyse ki adam hayvana eziyet ve üstüne üstlük de polise direnmekten gözaltına alındı. Marmaris’te psikolojik sorunları olan birinin evinden çok sayıda ölü ya da ölmek üzere olan kedi köpek bulundu…
Özetle sokak köpekleri ya da sokağa terk edilen köpekler sorunu sürüyor…
Meskun mahallerde, dağ yollarında, köy yollarında sokak köpekleri hayvanseverlerin desteği ile yaşama tutunmaya çalışıyor…
Şehir içinde de sokak köpekleri kimi zaman başta çocuklar olmak üzere insanların can güvenliğini tehdit ediyor…
Gelişmiş ülkelerin bu sürece getirdiği çözüm kısırlaştırma! Bizde de tek çözüm sokak hayvanları popülasyonunun artmasını önlemek, yani kısırlaştırma…
Acilen çok geniş kapsamlı bir kısırlaştırma kampanyası şart.
KIZIL GEYİK AV İHALESİ DAVASI SÜRÜYOR
Öte yandan… Hayvanseverlerin tepkisine yol açan bir diğer konu ise kızıl geyiklerin ihale ile para karşılığı avlattırılması…
Zaten kuş, tavşan, geyik gibi canlıların avlanması ve yenmesi ne kadar doğru? Yabani hayvanlardan insana geçen bir sürü zoonoz hastalık var! 2020’den beri insanlığın başına dert olan koronavirüs de onlardan biri zaten!
Bu memlekette geyik eti yeme kültürü, alışkanlığı var mı, yok…
Zaten, bir ayağı çukurda, yaşlı geyikler seçiliyormuş! Ecelleriyle ölmelerinin ne sakıncası var ki!
Ormanda yaban hayatı var; tilki, kurt, ayı, kartal gibi bir sürü hayvan yaşıyor. Doğa kendi kendini dengeler… Birinin ölüsü, başkasının besini olur…
Bursa Barosu, İnegöl avlağındaki bir kızılgeyiğin avlanması için açılan ihalenin iptali istemiyle Bursa 1. İdare Mahkemesi’nde açılan dava süreciyle ilgili bilgi paylaşımı yaptı…
Hayvan Hakları İzleme Komitesi ve Türkiye Vegan Derneği davanın müdahilleri arasında yer alıyor…
Bursa Barosu Hayvan Hakları Komisyonu’ndan yapılan açıklamaya göre;
“Merkez Av Komisyonu Kararı ile kuş türleri, tavşanlar, tilkiler, çakallar, yaban domuzları için avlanma izinleri verilirken…
Av Turizmi Uygulama Talimatı uyarınca karaca, ceylan gibi türlerin yanı sıra hukuken koruma altında olan yaban keçisi, kızıl geyik, Anadolu yaban koyunu gibi hayvanların da avlanmasına izin veriliyor.
Bursa Barosu Hayvan Hakları Komitesi’nin yaptığı açıklamada şu ifadeler yer alıyor:
“Tarım ve Orman Bakanlığı savunmasında avcılık dolayısıyla bölgedeki muhtarların gelir elde ettiğini, yurtdışından gelen turistlerin bölgeye kazanç sağladığını, bu sebeple avcılığın gerekli olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etti.”
Bursa Barosu Hayvan Hakları Komitesi diyor ki:
“Yaşam hakkı hiçbir kazanç veya gelirle kıyaslanamayacağı gibi, Bakanlık tarafından dosyaya sunulan savunma dilekçesi ve ekleri, nesli tükenme tehdidi altında olan bu hayvanların avlanmasının yasal olmadığını açıkça göstermiştir.
Bu durum yıllardır gönüllülerin, baroların ve sivil toplum örgütlerinin Türkiye’nin dört bir yanında kazandığı davaların gerekçeleriyle de ortadadır.”
Açıklamada Danıştay’da düzenlemenin iptali için açılan davadan sonuç alınamadığı için Barolar ve STK’ların ihalelerin düzenlendiği şehirlerde ayrı ayrı davalar açmak zorunda kaldığına değiniliyor…