Kayseri’de istenmeyen olaylar yaşandı. Suriyeli bir şahsın, bir akrabasının 7 yaşındaki kız çocuğunu taciz ve istismar etmesi halk nezdinde infiale sebep oldu…
Tepkiler aşırıya kaçtı… Devreye provokatörler de girince, Suriyelilerin işyerleri, araçları yakıldı, tahrip edildi, konutların camları kırıldı. Bir parti liderinin yaptığı “polis Suriyelileri koruyor” açıklaması son derece talihsiz, bir o kadar da yersizdi…
Ne yapacaklardı? Oturup seyredecekler miydi?
Polis müdahalesinin zamanında ve yerinde olmayışı yüzünden yıllardır Sivas katledilen aydınları, Kahramanmaraş’ta katledilen insanları anıyor, 6-7 Eylül olaylarını aradan geçen onca yıla karşın kınıyoruz…
Ayrıca akabinde Suriye’de TSK’nın bulunduğu bölgelerde başlayan gösteriler, Türk Tır’larına saldırılar da buram buram provokasyon kokuyor.
Şükür ki, olaylarda can kaybı olmadı. Kolluk güçleri gereken tedbiri aldı. Provokasyonun bir ucuna düğüm atıldı… İktidarın tutumu çok net; “Kimse kendini polis yerine koymasın!”
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın sosyal medya hesabından yaptığı açıklamaya göre, Kayseri’de meydana gelen olaylarda 474 kişinin gözaltına alınıyor ve bu şahıslardan 285’inin çeşitli suçlardan kaydı var:
"…Kayseri'de meydana gelen çirkin olay sonrası ülkemiz genelinde bazı şehirlerimizde dün gece Suriyelilere yönelik provokatif eylemler gerçekleştirilmiştir. Yasa dışı yollara başvurularak gerçekleştirilen provokatif eylemler sonrası 474 şahıs gözaltına alınmıştır.
Gözaltına alınan şahısların 285'inin çeşitli suçlardan (Göçmen kaçakçılığı, yaralama, uyuşturucu, yağma, hırsızlık, mala zarar verme, cinsel taciz, dolandırıcılık, parada sahtecilik, tehdit, hakaret, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma v.b.) adli kaydı olduğu tespit edilmiştir.
Kıymetli vatandaşlarım; provokasyonlara gelmeyelim. İtidalli davranalım. Hukuk dışı yollarla, insanlara, çevreye ve mallara zarar vererek suç işlemeyelim. Devletimiz güçlüdür. Devletimize ve milletimize karşı bu komploları kuranlar hak ettikleri karşılığı göreceklerdir.”
Yıllardır Suriyelilerle ilgili resmi sayıları yazarken, hep kalıcı olduklarına da değinirim…
2017 yılında BM bileşenleri, Mülteci Derneği, Göç İdaresi Başkanlığı ve dönemin Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün Antalya’da hafta sonları düzenlediği ikişer günlük seminerlere yüzlerce yerel basın mensubu katılmıştı…
Orada Suriyeli sığınmacılara yönelik olayların nasıl haberleştirilmesi gerektiği anlatılırken, özellikle de gelenlerin büyük kısmının savaş şartları ortadan kalksa da geri dönmeyeceği net bir şekilde söylenmişti…
BURSA’DAKİ KAYITLI SURİYELİ SAYISI 10 BİN KİŞİ AZALDI
Türkiye’deki ve Bursa’daki Suriyelilere gelince…
Kaynağım İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı arafından yayınlanan veriler ve Mülteci Derneği’nin yaptığı veri paylaşımıdır…
“mülteci.org” sitesinde yer alan verilere göre;
Bursa’da Göç İdaresi Başkanlığı’na kayıtlı, resmi Suriyeli sayısı 9 Mayıs 2024 tarihi itibariyle 171 bin 593… 2021 Haziran’da ise 180 bin 206… Yaklaşık 10 bin kişilik bir azalma söz konusu… 2020’de ise 176 bindi… Tam da pandemiye denk gelen dönemde aradaki 4 binlik artışın yeni doğanlardan kaynaklanıyordu. Aynı tempoda gidilseydi, yeni doğanlarla 2024’te 190 bine çıkmaları gerekiyordu.
Demek ki geri dönenler var…
Yine de Bursa; resmi verilere göre; Urfa, Gaziantep, Mersin, Adana, Osmaniye, Hatay gibi iller hariç Türkiye’de Marmara’da, Orta Anadolu, Doğu Anadolu, Trakya illeri arasında nüfusa oranla en fazla Suriyeli barındıran il.
“Türkiye’de kayıt altına alınmış geçici koruma statüsündeki Suriyeli sayısı 9 Mayıs 2024 tarihi itibarıyla bir önceki aya göre 4 bin 894 kişi azalarak toplam 3 milyon 115 bin 536 kişi oldu. Suriyeli sayısı 2017 yılından bu yana en düşük seviyesine geriledi.
SURİYELİLERİN YÜZDE 73,4’Ü KADIN VE ÇOCUKLARDAN OLUŞUYOR
Göç İdaresi Başkanlığı’nın yayınladığı yaş aralığı tablosuna göre Suriyeli erkekler toplam Suriyeli sayısının yüzde 52,2’sini oluşturuyor.
SURİYELİLERİN TÜRK NÜFUSA ORANI
Geçici koruma altına alınan kayıtlı Suriyelilerin Türk nüfusuna oranı ise ülke genelinde yüzde 3,52. TÜİK tarafından Türkiye’nin nüfusu 31 Aralık 2023 tarihine göre 85 milyon 372 bin 377 kişi olarak açıklandı.
ŞEHİRLERDE YAŞAYAN SURİYELİLERİN SAYISI
9 Mayıs 2024 tarihi itibarıyla geçici barınma merkezlerinde kalan Suriyelilerin sayısı 57 bin 774 olarak açıklandı
9 Mayıs 2024 tarihi itibarıyla şehirlerde yaşayan Suriyeli sayısı 3 milyon 57 bin 762 kişi olarak aklandı. Şehirlerde yaşayan Suriyeli sayısı geçen aya göre 2 bin 872 kişi azaldı.
Yabancıların yoğun olarak yaşadığı Ankara, Antalya, Aydın, Bursa, Çanakkale, Düzce, Edirne, Hatay, İstanbul, İzmir, Kırklareli, Kocaeli, Muğla, Sakarya, Tekirdağ ve Yalova ile yabancı yoğunluğunun Türk nüfusa oranla yüzde 20’yi aştığı 63 şehirdeki toplam 1.169 mahalle her türlü statüden tüm yabancıların başvurularına kapalı. Bu yerlere hiçbir uyruktan yabancı kabul edilmiyor.
SURİYELİLERİN EN ÇOK VE EN AZ OLDUĞU ŞEHİRLER
Sayı olarak en çok Suriyeli barındıran şehir 530 bin 748 kişi ile İstanbul. İstanbul’u 429 bin 183 kişi ile Gaziantep, 273 bin 790 kişi ile Şanlıurfa takip ediyor. Oran olarak Suriyelilerin en yoğun olduğu şehir ise yüzde 31,2 ile Kilis. Kilis’te 155 bin 179 Türk Vatandaşı ile kayıt altına alınmış 70 bin 217 Suriyeli bulunuyor. Suriyeli yoğunluğunda Kilis’i yüzde 16,6 oran ile Gaziantep takip ediyor.
Sayı olarak Suriyelilerin en az olduğu şehir 10 kişi ile Hakkari. Hakkari’yi 33 kişi ile Bayburt, 38 kişi ile Tunceli takip ediyor. Türkiye’de Suriyelilerin olmadığı bir şehir bulunmuyor.
TÜRK VATANDAŞLIĞI VERİLEN SURİYELİ SAYISI
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya tarafından 9 Kasım 2023 tarihinde yapılan açıklamada 237 bin 995 Suriyeliye Türk Vatandaşlığı verildiği belirtildi.
Bu kişilerin 156 bin 987’si reşit, 81 bin 8’i ise çocuk…”
KİŞİSEL KANAATİME GELİNCE…
Türkiye’de bu kadar çok yabancının bulunuyor olması Kayseri olaylarında da görüldüğü üzere sosyal bir risktir. Özellikle de enflasyonun dolayısıyla da yoksulluğun giderek ağırlaştığı koşullarda insanların öfkesi mülteci, göçmen ya da sığınmacı adına ne derseniz deyin yabancılara yönelmekte…
(Yabancı yoksa da inanç nedeniyle ötekileştirdiği kesimlere yönelmekte. Geçmişte bunun acılarını toplum olarak yaşadık.)
Ayrıca bu sadece bizim ülkemizde değil pek çok dünya ülkesinde söz konusu. Avrupa’da aşırı sağcı, faşist, ırkçı partilerin ve yabancı düşmanlığının hızla yükselişinin bir nedeni de pandemi sırası ve sonrası yaşanan ekonomik krizdir.
Öte yandan suç şahsidir. Suçlunun cezasını verecek olan devletin yargısıdır, yakalayacak olan kolluk kuvvetleridir. Provokasyonlara geçit vermeyelim...