İnşaat, arsa, zemin, kolon, kiriş, bilmem...
Bildiğim tek şey, ruhsatı olan bir binada huzur içinde, korkusuzca yaşayabilmem gerektiği...
Zemin etüdünü kim yapmış?
Temeli kim atmış?
Beton sınıfı neymiş?
Ne bilirim, ne de anlarım...
Bunları denetleyecek olan ben değilim...
Ruhsatı bilirim, o kadar...
Yapı denetim firmaları mı denetliyor?
Belediye mi denetliyor?
Çevre Şehircilik mi denetliyor?
Kim, denetleyip onaylıyorsa, onu bilirim...
Meğerse yanlış bilirmişim...
Parayı bastırdın mı denetim-menetim hak getire...
Yaptıkları binalar vatandaşın üzerine kadayıf gibi çöküp katliama neden olan müteahhit müsvetteleri, deprem sonrası havaalanı ve gümrük kapılarında yakalanıyorlar...
Müteahhitlerin kaçmaya kalktığını gören bazıları da sosyal medyada başlıyorlar, "Sallandıracaksın bunları kardeşim, bak gör bir daha kimse çürük bina yapar mı." diye sallamaya...
Artık o sallandırma işleri geçti, boş boş konuşmanın anlamı yok. Bunları yakalayıp tüm sorumluları gerçekten yargılayıp cezasını çektireceksin.
Müteahhitler de kaçmaya yelteniyorsa zaten suçunu kabul etmiş oluyor.
Yok eğer, yaptığın işe güveniyorsan, yıkıldıysa, gider denetçilerden şikayetçi olursun...
Neyse ki bir kısmı yakalandı...
Sadece müteahhit mi?
Mimarı, mühendisi, yapı denetimcisi, taşeronu, onay vereni, hatta kredi vereni suçlu değil mi?
On binlerce insanımızı kaybettik. Milyonlarla satılan süper lüks diye pazarlanan evlerde bile...
Anlı şanlı açılışlarla yeni yapılan binaların da yıkıldığını gördük, herkes daha bir korkar oldu...
Ülkemizin bir deprem bölgesi olduğu bilinen ve acı tecrübelerle kendini kanıtlamış bir gerçeklik...
Dolayısıyla yaşam alanlarının bu gerçeklik göz önünde bulundurularak inşa edilmesi ve kurgulanması gerekiyor...
Ama nasıl?
Tabii ki normal, bir duygu bozukluğu yaşıyoruz...
Onay almışlar, "sağlamdır diye"...
Ama, kimden, nasıl?
Sürekli araştırıyorum, okuyorum, takip etmeye çalışıyorum...
Günlerdir televizyonları izliyorum, Bazıları çok güzel ve gerçekleri yansıtıyor...
Bazıları da laf olsun, torba dolsun misali boş boş konuşuyorlar...
İmar affı konusu, mevzuatlar sık sık masaya yatırılıyor.
Ülkemizde sağlam zeminde sağlam yapı yapmaya yönelik mevzuat ve denetim 1999 Marmara Depreminden sonra işlerlik kazandığı, 2001 yılı öncesi yapılan yapıların depreme karşı dayanıklığı konusunda günümüzde dahi büyük bir belirsizlik bulunduğu dile getiriliyor...
Kiminin parası var, kiminin amcası, dayısı...
Ekonomik veya lüks...
Müteahhidi, imarı, mühendisi, taşeronu, belediyesi hatta o binalara, elektrik, su, doğalgaz veren kurumlar bile CAN VE MAL GÜVENLİĞİMİZDEN SORUMLU...
Hiç kimse kenara çekilip suçu diğerlerine atmasın, hiç kimse!
Adı geçen herkes hizmetlerinin karşılığını alıyor, bedava değil işleri...
Galiba meslek ve iş etiğinden önce, ulusal ahlak sorununu çözmemiz gerekecek...
Sadece inşaat sektörü değil ki bozuk olan...
Gıdasından, kozmetiğe, tarım ürünlerinden, etine varıncaya kadar hepsi zincirleme düzelmesi gerek...
Mutlu Öz 2 yıl önce
Taner KORKMAZ 2 yıl önce
Taner KORKMAZ 2 yıl önce
Mustafa Çaral 2 yıl önce