Ülkemiz dolandırıcılık işlerinde maalesef cazibe merkezi haline geldi. Yerli ve yabancı dolandırıcılık işleri ve dolandırıcılar için tam bir cennet. Özellikle bu alanda hani –yol geçen hanı- gibi olundu. Bu niteleme bile yetersiz kalabilir. Gün geçmiyor ki bir yakınımız, tanıdığımız endişe ve telaşla dertli dertli aramasın…
Sahte mahkeme kararları yazıyorlar, bir bakıyorsunuz adınız, soy adınız, TC numaranız adresiniz, davanın konusu, sonuçta da şu kadar gün/ay/yıl hapis cezası. Kararın altında da şu kadar parayı şu kadar günde “uzlaştırma” ile ödemeniz halinde davanın düşeceğine dair not. Kırmızı mahkeme mührü, savcı-hakim numarası ve imza, hem de barkotlu… Karar ve mesajlar genellikle cinsel suçlar olarak belirtiliyor ki mesajı alan kimseyle paylaşamasın, daha fazla endişe duysun.
Bu bilgileri nereden nasıl alıyorlar, muamma. Hakikaten büyük iş. Belli ki bunu yapanların belli kademelerde yolunu kaybetmiş işbirlikçileri var.
Bu tür mesajlar, iletiler konuya biraz uzak insanlara, yaşlılara, ya da işlenen kabahati geçmişinde yaşamış olabilecek kendisini pek de masum görmeyecek insanlara geldiğinde elleri ayaklarına dolanıyor, bir kısmı kimseye duyurmadan bu paraları bu dolandırıcılara göndererek kurtulduklarını düşünüyor sonradan dolandırıldıklarını anlıyor. Konuya hakim ya da yakın olanlar, gözü pek olanlar, Avukatını arayanlar erken uyanıyor ve dolandırıcıların iştahını kursağında bırakıyorlar.
Şahsen benim telefonuma bile dolandırıcılık amaçlı türlü türlü mesajlar geliyor. İşi abartmışlar, ceza uzlaştırma görevlisinin kimlik kartını sahte isim ve sicil numaralarıyla üretenler gördüm. Tanınmış avukat arkadaşlarımızın isimlerini kullanarak dolandırıcılığa kalkışıp meslektaşlarımızın telefonlarının kilitlenmesine, yaşamlarının kararmasına varan kalkışmaları da.
Peki devlet nerede? Şikayetler, soruşturma ve davalarla bu insanların yakalarına yapışılmıyor mu? Yapan belli, telefon numarası adresi her türlü bilgi var ama şikayet sonrası gereken ciddi etkin soruşturma olayı maalesef üzgünüm yok öyle bir şey!
Geleneksel dolandırıcılık işleri yerini internet, bilgisayar, sosyal medya araçlarıyla modern(!) sistemlere bırakınca bilişim sistemleriyle dolandırıcılık işleri sadece ülkemizde değil tüm dünyada patladı. Nijerya, Rusya gibi ülkelerde bu iş milyar dolarlık ekonomiler halini aldı. Malum Rus hackerler başta olmak üzere kripto para transferleriyle yapılan sistem kilitlemelerine karşı şantaj parası ödemeyen şirket sayısı azdır.
Ancak, ülkemize hasren bu tür suçlar için adli idari soruşturmaların kalitesi ve etkinliği gerçekten caydırıcılıktan öte neredeyse teşvik edici olup, mahkemelerin ceza vermesi kararın kesinleşmesi, infaz aşamasına gelmesi de ömür tüketici bir süreç olduğu için ülkemiz bu tür dolandırıcılıklar ve dolandırıcılar için cennet olmaya aday hale gelmiştir. Dolandırıcılık ve hırsızlık suçları uzlaşma kapsamına alındı, dolandırıcınızla hırsızınızla masaya oturup anlaşmanız ön görülüyor. Garabet bir durum bu.
Cumhurbaşkanlığı’nın, Adalet Bakanlığı’nın ilgililerin gecikmeksizin bu işe el atması, gereken yasal ve pratik düzenleme ve uygulamaların hayata geçirilmesi şart. Aksi taktirde vatandaşın psikolojisi, Adalete hissiyatı hatta ekonomik sosyal yaşam için bu virüs büyüyerek iyileştirilmesi mümkün olmayan toplumsal hastalığa bürünecektir.
Vatandaşa uyarımız da kendilerine gelen uzlaşma daveti, arabuluculuk daveti, sahte mahkeme kararları gibi belgeleri muhakkak avukatlarına iletmeleri. Umutsuzca da olsa yine de şikayetlerini en yakın adliyeye karakola giderek iletmeleri. (Parantezle, altını çizerek belirtelim hiçbir yasal uzlaştırmacı sizden para talep etmez, buradan uyanın bari.) Bilinmeyen numaralardan gelen mesajlar vb. gönderileri açmamaları, bilişim yöntemleriyle yapılabilecek dolandırıcılık yöntemlerini en basitinden Google amcadan girerek kendilerini bilinçlendirmeleridir.