Eskiden enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde geçinemeyen evlatlarına, torunlarına emekli ebeveynler yardım ederdi. Köylerdeki ebeveynler kentlerdeki çocuklarına erzak ve maddi yardımda bulunurdu. Şimdi kırsaldakiler de emekliler de zar zor geçiniyor.
Mahalledeki süt ürünlerinin satıldığı işyerinin sahibi genç bir mühendis. İş bulamadığı için ticarete atılmış…
“Abla işler sıkıntılı, bu caddedeki müşterilerimizin çoğunluğu emekliler. Diyelim ki 5 birim ürün alıyorlardı, bire düşürdüler. Onu da ya hiç almaz ya da ara sıra alır oldular. Gıda sektörü her şekilde ayakta kalır deniyor, ama müşterinin durumu bu. Emeklinin alım gücü adeta sıfırlanmış durumda…”
Geçen sene toruna 30 lira yetiyordu, bu yıl 50 lira harçlıkla karnı doymuyor… Okul sabahtan 15.30’a kadar… Sabah 7’de evden çıkıyor, 16.00 gibi eve geliyor. Teneffüsleri bir simit bir ayranla geçiştirse bile 50 liranın üstüne çıkıyor…
Komşumun kızı öğretmen; geçende annesini ziyarete gelmiş, biraz ayak üstü sohbet ettik… “Aman sakın adımı yazmayın… Çok sıkıntı olur, ama bunu da mutlaka yazın” dedi… Şehrin dar gelirli, yoksul kesiminin yaşadığı bölgedeki okullardan birinde sınıf öğretmeniydi. Öğrencilerin evde yeterince beslenmediklerini, kantinden besin alamadıklarını anlattı. “Bu çocuklar paylaşımcı, evden salçalı ekmek getiren yanındaki bir şey getirememişse paylaşıyor. Bazen de ben bir şeyler alıyorum... Ama taşıma suyla değirmen dönmez Gül abla. Devletin el atması lazım. Çocuklar yeterli beslenemediklerinde beyinsel ve bedensel gelişimleri geride kalıyor!”
Haklı… 2000’li yıllarda şehrin aç çocukları için yumurta, süt, bulgurdan oluşan rasyon için STK’ların tek tek kapısını çalarak kampanya yürüten rahmetli Ruh Sağlığı Şube Müdürü Dr. Nuri Berkem aklıma geldi…
Yaptığı saha araştırmasında açlık çeken bebek ve çocuklarla yüzleşen Dr. Berkem, STK’lara çocukların kötü beslenmesi durumunda geri dönüşümsüz bir şekilde bedensel ve zihinsel gelişimlerinin nasıl olumsuz etkilendiğini anlatıyor ve onları kampanyaya dahil ediyordu.
Ne zaman aç çocuk dense, şehrin en iyi kalpli hekimlerinden Dr. Berkem’in anlatıları aklıma düşer. Nurlar içinde yatsın… Kim bilir kaç çocuk sayesinde gelişimini normal bir şekilde tamamladı…
Bu nedenle de sendikaların okullarda bir öğün ücretsiz yemek talebini çok önesiyorum…
3,5 milyonu aşkın Suriyeliyi eğitimine dahil eden tüm sağlık ve ilaç giderlerini karşılayan Türkiye Cumhuriyeti devleti kendi evlatlarını da doyuracak güce sahiptir…
Aralarında KESK, BİRTEK-SEN, Eğitim Sen, SES, Birleşik Metal İş, Öz İplik-İş, TEKSİF, Birleşik Kamu İş gibi sendikaların yöneticilerinin bulunduğu 100’ün üzerinde imza ile açıklanan metinde şu çağrı yer aldı:
“Yoksulluk sınırı 40 bin TL sınırını aştı, açlık sınırı ise 12 bin TL’nin üzerinde. Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı nedeniyle her ay açlık ve yoksulluk sınırı değişiyor.
Nüfusun yüzde 70’i yoksulluk sınırının altında, açlık sınırının bir tık üzerinde ücretle yaşamak zorunda kalıyor.
TÜİK verilerine göre ülkemizde 0-17 yaş arası 9,4 milyon çocuk, yani her iki çocuktan biri yetersiz besleniyor.
Aileler yaşanan yoksulluk nedeniyle okula giden çocuklarına beslenme çantası hazırlayamıyor. Sınıflarda açlıktan dolayı bayılan öğrenciler var. Okul çağındaki çocuklar sadece aç kalmıyor, yaşanan yoksulluk nedeniyle milyonlarca emekçi çocuğu eğitimini tamamlamadan izbe atölyelerde işçilik yapıyor. Kız çocukları için ise erken yaşta zorla evlilikler gündeme geliyor. İktidar tüm öğrencilere, parasız bilimsel ve demokratik eğitimi sağlamak zorundadır ve aynı zamanda, her öğrenciye bir öğün sağlıklı ve besleyici yemek vermelidir.
Geleceğimiz olan çocukların sağlıklı beslenme sorununun ne kadar yaşamsal olduğunun farkındayız. Millî Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı tüm yetkililer sağlıklı beslenmenin öneminden söz ediyor. Peki emekçi çocukları nasıl sağlıklı beslenecek.
Yaşanan enflasyon ve zamlar nedeniyle tek bir çocuğun sağlıklı beslenmesi için ailelerin her ay 5 Bin TL ayırması gerekiyor. Asgari ücret ile çalışan bir ailenin bunu sağlaması imkansızdır. Millî Eğitim Bakanlığına çağrımız okul çağındaki her çocuğun beslenme sorununu çözmesidir.
Çocukların hakkı olan bir öğün sağlıklı ve parasız yemek hakkının verilmesidir. Sağlıklı bir öğün ücretsiz yemek her çocuğun en doğal hakkıdır. Biz aşağıda imzası olan sendikalar ve sendikacılar olarak iktidarı anaokulları başta olmak üzere, tüm öğrenim kurumlarında ayrım yapmadan her çocuğa bir öğün sağlıklı ve parasız yemek uygulamasına başlanmasını ve bunun güvence altına alınmasını talep ediyoruz.”