Türkiye çok ilginç bir ülke. Onca şanlı tarihine, kültürel birikimi ve malzemesine rağmen hala kendi öz kimliğinin ayırdına varamamış ve en basit gündelik hadiseleri bile siyaset üzerinden değerlendiren bir ülke. Avrupa bizi kıskanmıyor ama istihza ile bakarak bıyık altından güldüğü bir gerçek.
En taze hadise Pazar günü oynanan Bursaspor-Diyarbakırspor maçı. Bursalı taraftarların daha önce Diyarbakır’daki olaylara karşılık olarak ortaya koyduğu söylem ve fiiller, twitter’da yine kasırga etkisi yaptı. Tipik görüntü: daha olayın askını astarını bilmeyen –özellikle solcu teyzeler- bi sürü twitter kullanıcısı Bursalı taraftara içinde nefret, beddua, küfür geçen cümleler sıraladı. Hümanizme sığmazmış yapılanlar! En ufak bir harekette içinde bolca “faşizm” ve “Hümanizm” kelimesi geçen cümlelerle saldırıya geçmek bu işin raconu. Hangi işin? Solcu olmanın. Keşke bunlar yaşanmasaydı o ayrı. Sporda şiddet ne ola ki? Hayatın ne kadar boş ve anlık olduğunu 6 Şubat’ta kafamıza balyoz gibi yemedik mi biz oya?
Şunu demek istiyorum. Burası laik, demokratik bir hukuk devleti olarak Atatürk tarafından kurulmadı mı? Biz 100 senedir Cumhuriyet ile yönetilmiyor muyuz? Biz hiçbir zaman komünizmle yönetilen bir ülke olmadık. Biz din ile ve şeriatle yönetilen bir ülke de olmadık. Dolayısıyla sağcılık da solculuk da “Türkiye Cumhuriyeti” kalıbına uyan ideolojiler değil. Her ikisi de üniversite çağında öğrencilerin tıpkı sigara içerse büyüyeceğini zanneden çocukların acemice sigara içmeye çalışması gibi ÖZENTİ davranış kalıplarından öteye gidemedi. Gidemez. Bu ilkenin mayası, bu ülkenin yaratılış genetiği Atatürk’ün çizdiği yoldur. Laik, çağdaş, vatansever, milli değerleri muhafaza edecek kadar milliyetçilik içeren, bilime ve sanata değer veren uygar bir yoldur. Bu kadar yalın ve işlevsel. Üstelik Ata emaneti. Parka, postal, orak çekiç, padişah tuğrası, gerekli gereksiz her yerde ay yıldız, “dağlara çıkaran” ya da “ırmakların akışına öldüren” türküler, bu iki ideolojiyi çağrıştıran tüm alegorik anlatımlar hepsi hepsi sadece aynı çatı altında yaşayan bir ulusu bıçak gibi keser. Kesti de. Ve hala ısrarla kesmeye devam ediyor. Sağın da solun da modası geçti halbuki ve zaten bize hiçbir zaman uymadı bu kalıplar. Bize ne Che’den ya da sağ görüşün ikonik liderlerinden. Sorsanız 10 insandan 7’si Atatürk’ü seviyor ama kimse onu anlamıyor, onu örnek almıyor, yaşantısını ona göre hizalamıyor.
Bölücülük yapana ve bu uğurda cana kastedene hümanist olunmaz. Bölücülüğü savunmanın değil sol görüş hiçbir ideolojide yeri olmamalı. Spor üzerinden bile yolu siyasete düşürüp beddualı, küfürlü hakaretler altında yorgun düştü bu ülke.
İnsanca ve onurlu yaşamak için sağ sol ideolojilerine değil Atatürk çizgisine ve biraz da vicdana gereksinmesi var bu ulusun.
Solcu olursan “entel” sağcı olursan “mert” gözükürsün savına artık çocuklar bile inanmıyor.
Bölücü fiil ve söylemlere ses çıkarmayıp dahası bölücülüğü popüler hale getiren isimlere prim verenler, kendilerine Atatürkçü demesin bir zahmet, gülünç oluyor.
Bırakın sağı solu, komik olmayın. Atatürk’ün şu sözünü akıldan çıkarmamak gerek: “Türk milletinin tabiat ve âdetlerine en uygun idare, Cumhuriyet idaresidir.”
Bu kadar basit.