Haftalık yazılarımda teknik ağırlıklı ve özellikle inşaat sektörü ile ilgili konularda yazmaya çalışıyorum. Bu haftaki yazıma tek bir konu yerine değişik konularda kısa paragraflar halinde bir metin hazırladım. Umarım geri beslemelerle daha başka konuları da siz bana iletirsiniz.
Gelelim konulara:
1-ENFLASYON: Tüm bilim insanlarının görüşlerinin aksine başka bir formül uygulamaya çalışıldı. Ancak uygulama başarısız olunca ekip değişti ve normal iktisat kuralları yürürlüğe girdi. Uygulamayı izliyoruz, sonucu hep birlikte yaşayarak göreceğiz.
2-İŞSİZLİK: Özellikle genç işsizlik ciddi bir sorun. Kahve köşelerinde iş bekleyen, okumuş ama belli bir konuda ehliyet kazanamamış gençler; öte taraftan, yetişkin nitelikli eleman arayan iş yerleri. Ayrıca geçen hafta Sayın Cumhurbaşkanımız Kasım ayı ortalarında bir defaya mahsus 5000 TL ikramiyenin sadece bir işte çalışmayan emeklilere verileceğini vurguladı. Bu vesileyle de öğrendik ki emeklilerin yarısına yakını bir işte çalışıyormuş.
3-TARIM VE HAYVANCILIK SEKTÖRÜNDEKİ İTHALAT: Geçmiş yıllarda övündüğümüz bir husus vardı. Türkiye tarımsal açıdan kendine yetebilen dünyadaki 7 ülkeden biriydi. Geçen hafta eşim nohut yemeği yaptı. Çok lezzetli olduğunu söylediğimde, nohutun Kanada nohutu olduğunu söyledi. Mercimeğin de önemli ölçüde Kanada’dan geldiğini biliyorsunuz. Ben ne diyeyim.
4-KOMŞULARIMIZLA İLİŞKİLER: Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh.” sözü doğrultusunda yıllarca dostça geçinmeye çalıştık komşularımızla. Ama son yıllarda Azerbaycan ve Gürcistan dışında tüm komşularımızla çeşitli sorunlarımız oluştu. Biz aynı zamanda bir Orta Doğu ülkesi sayılıyoruz. Yakın ve uzak komşularımızdaki sorunlardan dolayı ülkemize milyonlarca sığınmacı geldi. Tam sayıyı kimse bilemiyor. Resmi rakamlar pek reel durumu yansıtmıyor. 4 milyondan başlayıp 13 milyona kadar rakamlar söyleniyor. Bunların önemli bir bölümüne devletimiz tarafından iaşe ve ibate desteği veriliyor. Üstelik bu kitlenin çok büyük bir bölümünün geri dönmeye niyeti de yok.
5-PETROL VE DOĞALGAZ KONUSU: Önceki yıllarda ülkemiz bu iki enerji konusunda köprü görevi görüyordu, ancak yakın zamanda hem Doğu Akdeniz’de hem de Batı Karadeniz’de ciddi rezervler olduğu ve kısa zamanda Batı Karadeniz’den ürün elde edileceği belirtildi. Hâlen bekleme dönemindeyiz. Büyük bir umutla geleceğe bakıyoruz.
6-İSRAİL-FİLİSTİN ÇATIŞMASI: Tüm uzmanların, emekli büyükelçilerin, emekli askerlerin birbirini tutmayan analizlerini izlerken yoruluyorum. Hamas niye saldırdı? İsrail niye ilk anda sessiz kaldı? Her iki taraftan toplam şu anda yaklaşık 3000 masum insan niye öldü? 10.000’e yakın yaralı sivil insanın, çocukların, yaşlıların, hastaların günahı ne? Büyük dünya güçleri buna neden seyirci? Ben bu satırları olayın 6. gününde yazıyorum. Gelecek günler ne gösterir bilemiyorum. Ancak şunu söyleyebilirim: Bir toplumu susuz, gıdasız, yakıtsız, elektriksiz bırakmak insanlık suçudur.
7-ENERJİDE DIŞA BAĞIMLILIK: Bu konuda önemli yatırımlar yapıldığını görüyorum ama bağımlılık devam ediyor. Teşvikler yeterli olmuyor. Geç kaldığımız muhakkak.
8-KONUT SORUNU: Bu biraz garip bir durum. Bir defa kiralar çok pahalı ve konutlar çok yüksek fiyatlı. Orta ve dar gelirliler bırakın daire almayı, kiralamaya bile gücü yetmiyor. Böylece bir kesim evsizken, daireler de kiracı bekliyor. Birincilerin kiraya gücü yetmiyor, ikinciler de kirayı yüksek tutmaya devam ediyorlar. Yukarıda sıraladıklarıma sizler daha başka konuları da ekleyebilirsiniz. Ancak yakın gelecekte huzurlu bir dünya ve Türkiye görmek zor. Ben yine de sizlere umutlarınızı diri tutun temennisinde bulunuyorum. Yazımı Tevfik Fikret’in Rübab-ı Şikeste eserinden bir mısra ile bitiriyorum: “Gün doğmadan gecenin rahminden neler doğar.” Sağlıkla kalın.