Öncelikle tüm vatandaşlarımızın, Bursalıların ve okurlarımızın ramazan bayramlarını yürekten kutlar, nice bayramlara, sağlık ve mutlulukla erişmelerini dilerim.
Hükümet pek çok dini bayramda olduğu gibi, bu bayramda da kamu çalışanları ve öğrenciler için, ara günleri bayram günleri ile birleştirerek 9 günlük uzun bir tatil imkânı sağladı. Bunu senelerdir eleştiririm. Türkiye malum ekonomik durumu ile bol keseden tatil yapmak bir yana, daha çok çalışmak, daha çok üretmek zorunda olan bir ülkedir.
İhracat yapan firmalarımızı düşünün. Yurt dışında bayram tatili olmadığından, bizdeki tatil günlerine denk gelen günlerde teslim edilecek onlarca taahhütleri olabilir. Bu nedenledir ki özel sektör, resmî tatil günü olmayan günlerde çalışmak zorundadır. Hatta bazen resmî tatillerde mesailer ödeyerek çalışırlar.
Nisan ayının ikinci haftası içinde, Türkiye’nin malum ekonomik durumunun ne olduğu konusunda yeni açıklamalar da yapıldı. Bunlara göre 2024 Mart ayına ilişkin enflasyon rakamları, enflasyon araştırma gurubu ENAG’a göre mart ayında yüzde 5,68 arttı. E-TÜFE’nin 12 aylık artışı ise yüzde 124,63 olarak gerçekleşti. TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre ise tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yıllık yüzde 68,50, aylık yüzde 3,16 artış gösteriyor.
Aynı tarihlerde yapılan açıklamalara göre Türkiye’nin brüt dış borç stoku 31 Aralık 2023 itibarıyla 499,9 milyar dolara, net dış borç stoku ise 261,4 milyar dolara yükseldi.
Bu arada bana göre ekonomi ile direkt bağlantılı bir konu olan eğitimden bir enteresan haber. YÖK’ün diploma denkliği için dünya sıralamalarında ilk bin üniversite içinde en az ikisinde olma şartını, Türkiye’deki 208 üniversiteden 11’i tuttururken, 197’si tutturamadı. QS 2024 dünya sıralamasında ilk 400’e sadece ODTÜ girdi. Suriye’den gelen doktorların mezun olduğu üniversitenin dünyada ilk binde olup olmadığı ise bilinmiyor. YÖK denkliği alıp, Türkiye’deki hastanelerde çalışıyorlar. Yurt dışında tıp, mühendislik, mimarlık, eczacılık okuyan Türkler ise diploma denkliği zorlamasıyla okulları bitince ülkelerine dönemeyecek.
Liyakat sahibi insanlar göreve gelip yetki sahibi olmadıkça, pek çok sorun düzelmeyecek. Özellikle eğitimde ciddi sorunlar var. İnsanlar çocukları daha donanımlı eğitim alsın diye özel okulları tercih etmeye çalışmakta, ancak özel okul maliyetleri baş edilecek cinsten değil. Eğitimde fırsat eşitliği yok oldu ve eğitim kalitesi giderek düşmeye devam ediyor maalesef. Yetkililerin her başarısızlığın en başta gelen nedeni olan, kalitesiz eğitim konusunda mutlaka bir reform yapması ve gidişi tersine çevirmesi şart olmuştur. YÖK’ün denklik şartını tutturan 11 üniversitenin bu başarısını, bu üniversitelerde görev yapan bazı değerli eğitimcilere borçlu olduğu gerçeğine dikkat etmeliyiz. Ortalıkta sahtecilikle, kopya tezlerle, makalelerle doçent ve profesör namı kullananlar dahi olması son dönemlerin ürünleri. Bunun sonuçlarının hayatımıza nasıl yansıdığı artık meydanda.
Keşke siyaset sisteminde reformlar yapılmayabaşlanabilinse. En derin kuyu orası. Ancak en zor olanda o. Çünkü siyasi sistemi değiştirmesi gerekenler yine siyasetçiler. Mesela “dünyanın en mutlu yaşayan insanları nerede” diye yapılan anket sonuçlarına bakıp “oradaki siyasi sistemi burada uygulayalım” dense, kaç siyasi evet der sizce.