Türk halkı 14 Mayıs Pazar günü sandığa gitti ve önümüzdeki 5 yılda nasıl yönetilmek istediğini ifade etti. Seçimin milletvekili kısmında halkın teveccühü, tüm anketlerin aksine, kendilerini 21 yıldır yöneten iktidardan yana çıktı. Seçim akşamı Cumhurbaşkanlığı sonuçlarına odaklandıklarını söyleyen CHP yetkilileri, parlamento sonuçlarına ilgisiz gibiydi. Bir gün sonra pek çok yerden “hiçbir şey olmasa bile bir şey oldu” sesleri gelmeye başladı. Neticede CHP Cumhurbaşkanlığı seçiminde 2 bin 269, milletvekili seçiminde 4 bin 825 sandığın, diğer partilerde pek çok sandığın sonuçlarına itiraz etti. AKP ise daha geceden itibaren sonucu belirsiz sandıklara bile itirazlara başlamıştı. Bu kadar çok sandıkta insan hatası denecek yanlışlar yapılması doğal mıdır yorumu size bırakıyorum. Bakalım ne değişecek, ya da “atı alan Üsküdar’ı geçti mi?” Bu arada olan Kızılay Başkanına oldu.
Bu sonuçlara göre AKP 266, MHP 50, YRP 5, CHP169, İYİP 44, YSP 62, TİP 4 Milletvekili ile TBMM’de temsil edilecek. İttifaklar olarak bakılırsa Cumhur İttifakı 321 milletvekili, Millet İttifakı 213 milletvekili ve Emek ve Özgürlük İttifakı 66 milletvekili çıkardı. Halk bir kez daha Meclis çoğunluğunu Cumhur İttifakı’na verdi. Demek halkımız mutlu. Sonuçlar böyle kalırsa, meclisteki beyhude tartışmalar özlenmeyecek. Burada olan sayın Destici’ye oldu.
Halk, Cumhurbaşkanını ise ikinci turda belirlemeye karar verdi. Tanıdığımız sayın Erdoğan yüzde 49,5 oyu kolayca kabul etmez, baştan aşağı yeniden sayım isterdi ama öyle olmadı. Sayın Kılıçdaroğlu’nun oyu ise gece CHP yetkilileri tarafından yüzde 48 civarı açıklanmışken sabah nasıl yüzde 46’ya düştüğünü anlayamadık. Seçim 2. tura kaldı. Adaylar iki hafta daha vaatlerine devam edecekler. Aslında 14 Mayıs kararı ile değişim istemediğini söyleyen halkın 28 Mayıs’ta yapacağı tercih önemini kaybetmiş gibi görünse de öyle değil. Henüz kesin sonuçlar netleşmedi. Yine de bu parlamento grafiği ile uyum sağlayamayan, istediği kanunu çıkaramayan, hangi kurumun ne kadar bütçe kullanacağına karar veremeyen bir iradenin köklü değişimler yapamayacağı gerçeğine dikkat çekelim. Kaldı ki halk ben 21 senedir mutluyum diyorsa ne demeli. Hani 3 tel saçı olan vatandaş berbere gitmişte, berber tararken telin ikisini kopartınca bırak tarama dağınık kalsın demiş ya, o misal. Bu seçimlerin tek kazananı, oy oranı yüzde 1 ile 5 arasında olan küçük partiler ve sayın Sinan Ogan’dır. Hiç beklenmeyen oyu alan sayın Sinan Ogan’ın, akademik kariyeri ve başta Rusça olmak üzere bildiği diller ile alacağı rol de netleşmiş değil. Burada da olan sayın İnce’ye oldu.
Netice de bu seçimde millet verdiği oyların sonuca aynen yansıdığına inanması, buna ikna olması, sonuçlara güvenle bakması önemli sanıyorum. İnşallah Türkiye Cumhuriyeti bunu sağlar çünkü çok fazla şüphe var. Şimdi bu ciddi konulardan uzaklaşıp biraz kafa dağıtmaya, gülmeye ne dersiniz?
Sayın Hüsamettin Cindoruk tarafından söylenen şu sözleri hatırlayalım. “O zamanlar biz İnönü’nün asker kaçağı olduğunu söylerdik ve inanırlardı. Düşünün adam hem Paşa hem Garp Cephesi komutanı hem de asker kaçağı. İşte, Türklüğün düşmanı bu cehalettir.”
Dünyanın gelmiş geçmiş en zeki insanlarından biri kabul edilen Einstein’a sormuşlar ve şu cevapları almışlar; “Delilik nedir? -Delilik aynı şeyi tekrar tekrar yapıp farklı sonuç beklemektir.” “Sizce dünya nasıl yönetiliyor? -Dünyayı ahmaklık, korku ve aç gözlülük yönetir.” “Dünyada yaşam nasıldır? -Üst sınıf yaşar, orta sınıf şikâyet eder, alt sınıf ise şükreder.” “Ya inanç durumu? -Üst sınıf paraya, orta sınıf lidere, alt sınıf da tanrıya tapar.”
Daha çuvalla hikâye, söz, vesaire. Seçimle ilgili bir şeyler yok mu derseniz. Atasözlerimiz var, daha ne olsun. “Ne ekersen onu biçersin”, “Kendi düşen ağlamaz”, “Herkes hak ettiğini yaşar”, “Tencere yuvarlanır kapağını bulur”